Spoiler (sürprizbozan) vermeden anlatmak oldukça zor olacak. Sevdiğimiz bir kitap olunca o kitap hakkında anlatmak isteriz çünkü. Ama neyse ki ben bu sabah spoiler verme sıkıntısı olmadan kitabı bilen :) biriyle konuştuğumdan bu isteğim oldukça azaldı. Fırat (arka kapakta yazdığı için söyleyebilirim) Barış'ın hayatta ailesinden kalan tek kişidir. Bu yüzden Barış Fırat'a çok düşkündür. Fırat cephesinde bu durum hiç böyle görünmemekte, Barış'ı kızdırmak için elinden geleni yapmaktadır. Serra'yla Barış'ın tanışması bu sayede olur ve ikisi arasında ateşle barut cinsi, her an patlamaya hazır, söz düelloları, inadına davranışlar, kırıcı sözler havada uçuşurken bir bakmışsınız kitap sizi almış götürmüş. Bu arada işlenen bir cinayet, suçlunun kim olduğu aklınızı kurcalamaya başlıyor. Benim yaptığım gibi herkese şüpheyle yaklaşıyorsanız (çünkü biliyorum ki, kendini belli etmeden katil aramızda dolaşıyor durumu kesinlikle olabilir paranoyası yaşarken) evdeki temizlikçi kadından tutun da acaba Barış'ın evinin eski bir sahibi var o mu arsayı geri istiyor da intikam alıyor (en komiği buydu), eski sevgilisinin yeni kocası olabilir mi diye garip garip düşünüyorsunuz. En çok bu konu aklımı kurcaladı kesinlikle.
Serra zor biri, kendine kendince mükemmel düzgün bir dünya kurmuş, kimseyi yanına yaklaştırmayan, aklına geleni çok rahatlıkla söyleyen (sivri dilli) biri. İşte böyle bir karaktere öyle bir erkek karakter yazılmalıydı ki Serra'nın baskın kişiliği karşısında ezilmesin, eksik kalmasın. Barış işte tam öyle biri. Serra'yla baş edebilen biri. Okurken Barış'a bazı yerlerde kızmadım da değil, ama işte... burada spoiler vermeden anlatmak çok zor. Bu noktada Barış'ı anlamak gerekir. Hepimiz arada aşk söz konusu olduğunda yeri gelip kalbimize şüphe tohumları atanlara inanmaz mıyız? O şüphe tohumları ki diğer tohumlardan daha hızlı ve zehirlice ilerler, sarar kalbimizi. Aşkın kanununda var bu.
Biraz daha yazarsam kitabı da anlatacağım. O yüzden burada bırakayım.
Bu kitapta aşk ve macera var. Fazlasıyla... diyerek bitiriyorum.