İlk başladığımda depresyon dönemime denk geldiği için oldukça fazla bir eleştirdiğim kitap. Cidden, ÇOK eleştirdim. Herkesi terslediğim ve her şeyden nefret ettiğim bir dönemdi. Ruh halim de genelde şöyleydi: "Ah, Valek yok tabii, Valek niye olsun ki zaten? Gidip Valek'i Ixia'ya ve Yelena'yı da Sitia'ya koyun. Neden? Çünkü Doğa'ya acı çektirmeyi seviyoruz. HADİ TÜM DÜNYA BİRLEŞİP DOĞA'YI SİNİRLENDİRELİM ÇÜNKÜ BAŞKA EĞLENCEMİZ YOK. Sen al o yazacağın kitabı..."
Yazara saydırmam bitince bir de kitabı fırlatıp ağladım falan, görseniz çok eğlenirdiniz aslında :Dd.
Neyse, böyle aradan haftalar geçti ve ben kaldığım yerden devam ettim -baştan başlayamayacak kadar üşengecim. Sonra "O kadar hakaret ettiğim kitap bu muydu?" diye kaldım. O kadar güzel bir kitapmış ki... Tanrısal bir güç tarafından çarpılmayı falan bekledim ama bir şey olmadı. Hala pişmanlık duyuyorum ve bazen Ateş Ustası'na sarılıp özür diliyorum -cidden. Ayrıca, arada çok sevdiğim kitaplarımı raftan alıp sapık gibi kapağını elliyorum, sayfalarını öpüp kokluyorum falan. Yeni aldığım bir kitabı eve bebek gibi tutarak götürmüşlüğüm vardır.
Ne diyorduk? Ha, Ateş Ustası. Çok güzeldi. Sıralama yapmam gerekirse; Ateş Ustası> Zehir Ustası> Büyü Ustası.
Bu kadar. Ateş Ustası hariç her şeyden bahsettiğim Ateş Ustası yorumumu okuysanız teşekkürler :D
Kitabın içeriğinden bahsettiğim doğru dürüst bir yorum istiyorsanız bu linkten okuyabilirsiniz:
http://oburkitaplik.blogspot.com/2013/09/ates-ustas-maria-v-snyder-kitap-yorumu.html