Yazar bu kitapta bireyciliğin manifestosunu yazmış. Felsefi temelden yoksun olsa da kapitalizmin mantığını çok yalın ve roman diliyle anlatmış. Vicdani değerler, sosyal devlet gibi kavramlara teğet geçerek yazılmış temel ülküsü "laissez faire laissez passer" olan subjektif bir başyapıt denilebilir belki. Uzun seneler önce Bir Pınar ki adıyla çıkan kitabı çok daha iyidir kanımca.
Teğet olarak okumuşsunuz diyebilirim bu yoruma ancak. Temelleri konusunda fikir edinmek isterseniz diğer kitaplarına da bir göz atın.
Açık söylemek gerekise Umberto Eco'nun ne dediği beni ilgilendirmiyor. Doğru da bulmuyorum. Sosyal bilimleri ve fen bilimlerini böyle ortadan ikiye ayırıp birbiriyle alakasız iki alanmış gibi algılayan anlayışlarla başım hoş değil. Neden sonuç ilişkisi, muhakeme yeteneği, rasyonellik ve somut bilgi iki alan için de kullanılan şeyler. Atlas Silkindi de felsefenin insan hayatındaki önemini gösteriyor. Bunun da içi boş soyut düşüncelerle olmayacağı gayet iyi gösterilmiş. Zaten onu türlerinin içinde apayrı bir yere koyuyor.
Okumak, bireyin yaşamı boyunca ogrendigi tum bilgilerin hafızaya cagrıldığı, kişinin o zamana kadar kazanmış olduğu toplumsal bilgi ve degerleri yeniden yasadıgı bir yolculuktur, Umberto Eco'ya göre. Sosyal bilimlerin dünyasındasınızdır ve neticede cebir problemi çözmüyorsunuzdur. Yazarın görüşlerine katılmasam da beğendiğim bir kitap oldu, tavsiye ederim.