Kişi sevdiğine geç kalırmış ya; ben de bu kitaba aşık oldum ama her yönden geç kaldım.
Şimdiye kadar neden okumadım diye çok kızdım kendime. Böyle bir güzellikle neden geç tanışmışım? Yorumlamada da geç kaldım, bilmiyorum neden? Kelimeler bir türlü birleşmedi, günlerdir düşünüyorum. Böyle harika bir kitabı, tüm kitap sever dostlarım okusun diye acele ederdim ama bu defa tutukluluk yaşadım. Belki de hakkını verememek tedirginliği yaşadım, bilemiyorum. Her ne ise dilim döndüğünce 'Aylak Adam' ı sizlere anlatmak istiyorum.
Kahramanımız bay Aylak'ımızın ismi C. Toplum dayatmasına karşı çıkan, herkesleşmek istemeyen, istediğini yapan ama o yaptığı eylemlerin alışkanlığa dönüşmesinden korkan biri. Her gününü farklı yaşamayı seven C. hayatının kadınını arıyor. Aslında tam onun için olan kızımızın ismi de B. Bu iki ruh eşi karşılaşacakları zamanlarda saniyelik farklarla birbirini kaçırıyorlar. Ama ben onlara inanıyorum, kavuşacaklar. Onları okurken kafamda hep Bülent Ortaçgil Eylül Akşamı şarkısı çaldı. Güzel bir şarkıdır, dinlemeyenler için tavsiye olunur.
Kitapta aynı zamanda ebeveynlerin çocukların üzerinde ileriye yönelik, nasıl etkiler oluşturdukları incelikli bir şekilde işlenmiş. Yazarın farklı ve çekici kalemi da ayrıca övgüyü hak ediyor. Muhteşem bir anlatım tarzı, Yusuf Atılgan'ın kalemine vuruldumu söyleyebilirim. Yazarı daha önce hiç okumadığım için bir parça utanç da duymuyor değilim tabi. Ama kesinlikle devamı gelecek.
Kitap dostlarım son olarak diyeceğim şudur ki; bu güzel kitabı hakkıyla yorumlayamadım ama sizlere gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.