Aynı Yıldızın Altında

Profil Resmi
10 puan

John. Green'i. Seviyorum.

Bu tür kitaplara zaten herkes "Çok güzel, çok ağladım" vesaire şeklinde yorumlar yaparlar, ki bunlar da duygusal kitap seven kitle, bir de bu yorumlara dayanarak ve çok büyük beklentilerle kitaba başlayan ve beğenmeyen/içten-içe-beğenen-ama-inkar-eden kitleler vardır, ki bunlar da ilk kitleye inat yaparlar bunu genelde.

Bir de bunları dışında, "Ben farklı düşünüyorum, çünkü ben harikayım," havasında kişiler var, ki ben de onlardan biriyim .s

KİTAPTA AĞLAMADIM. Birazcık bile. Gözlerim bile dolmadı. En duygusal yerleri okurken bir yandan da çok coşkulu rock parçaları dinlememle -yaparım arada öyle- bir alakası var mı bilmiyorum, ya da belki duygusuz bir odun olmamla da ilgili olabilir, veya kimin ölüp kimin yaşayacağını çok sevgili kardeşim ben daha okumadan söylediği için de olabilir ama ağlamadım.

(Uzun cümleler kurmam da kitabın yan etkisi bu arada.)

Neyse, bence çok güzel ve derin durgular yüklü bir kitaptı ama ağlanacak kadar değil. Zaten fazla depresif olmaması, ama fazla "hadi kanseri vücudumuzdan ziihn gücümüzle ve güler yüzümüzle uzaklaştıralım" tarzında da olmaması, sadece "geçekçi" olması daha güzel.

Bu, mucize sonucu iyileşen, pozitif bir kızın hikayesi değil. Kitabın her yerinden kanser ve ölüm akmıyor. Sıkıcı değil. Ki zaten benim gibi bir paranormal bağımlısı öyle bir kitabı okuyamazdı, o yüzden benim gibi doğaüstü şeyleri seven biriyseniz bile rahatlıkla okunabilecek bir kitap. Paranormal olamayabilir ama yine de hayal ürünü; bilimsel ve son derece bunalım bir kanser kitabı değil.

Özellikle kitabın yazım şeklini çok sevdim. Çoğu kitaptaki karşılıklı konuşmaları gerçek hayatta okusak hiç günlük konuşma tarzımıza benzemez, hatta komik durur. Ama Aynı Yıldızın Altında öyle değil. Ayrıca betimlemeleri ve benzetmeleri de feci güzel, ama bayık değil. Dört gün boyunca anlamını çözemediğim betimlemelerle de karşılaşmıştım -genelde Türk yazarlardı-, inanın hiç uğraşamam. John'un betimlemeleri falan tam kıvamındaydı.

Sonra... bir de espriler ve karakterler var. Konuya hiç değinmemişim bu arada, ama arka kapakta yazıyor zaten. Ciğer kanseri olan Hazel Grace, osteosarkom hastası Augustus Waters (Gus), bir de göz kanseri Isaac. Hazel ve Gus sevimlilikten ölecek derecede bir çift, Isaac da feci komik bir karakter. Kitaptaki en iyi esprilerden bazıları da Isaac tarafından yapılıyor ^^

Kitapta en sevdiğim nokta da sonuydu sanırım. Devam kitabı çıkmayacak olan hemen hemen her kitapta, karakterlere ne olduğu, nasıl bittiği bellidir. Aynı Yıldızın Altında'daysa Hazel ne kadar yaşadı, Isaac ve Monica'ya ne oldu, Peter Van Houten'le bir daha iletişeme geçtiler mi, hatta Görkemli Izdırap'ta Anna'nın annesine ne oldu gibi sorular hep yanıtsız kalıyorlar.

Bence her şeyin bittiği bir yerde kitabın da bitmesi, sanki sonu yokmuş ve o kitabı artık düşünmemiz gerekmeyecekmiş gibi hissettirir. Bu yüzden de havada bitmesi daha güzel oldu. Süper kitaptı.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »