Hakan Günday'ın okuduğum ilk romanı, uzun süredir elimin altında durmasına rağmen elimin bir türlü gitmediği bir kitaptı. Sonra okuyayım dedim ve sayfalar birbirlerini takip etti. Ne kadar geç kalmıştım ama iyi ki başlamışım.
Çocuklar, çocukların yaşadığı acılar benim hassas noktam. Bazıları, şimdi belki yoktur ama eskiden bu tip şeyleri yaşayanların, üstelik sonları kurtuluşa da ermeden, insan gerçekten garip bir varlık. Yaşamaya devam ediyor.
Derdaların birbirlerine hazırlanışları, masumiyetlerinin her daim devam etmesi, şiddet, tecavüz, tesadüfler, kesilen cezalar, Oğuz Atay ...
Alıntı almadım bu kitapta, bir çok cümlede kendimden iz buldum.
Ama bir şey söylemek istiyorum. Yazar bu iki kişiyi, evet kişi diyorum çünkü karakterden çok yaşayan birer insana döndüler benim için, hazırlanmalarını o kadar güzel işlediyse, birleşmelerini o kadar hızlı yazmış. Belki sadece bana bu kadar garip geldi bilmiyorum ama hızlı bir karşılaşma olmuş, zaten tanıtımda biliyorduk buluşacaklarını birbirlerine yoğrulduklarını ama ben biraz o sürecinde işlenmesini tercih ederdim.
Güzel bir roman, kaliteli bir zaman geçirmeme neden oldu. Benim yaptığım gibi elinizin altında bulunmasına rağmen hala başlamadıysanız, sayfaların arasında kaybolmak için daha fazla beklemeyin.