Bu adam, John Fante, dünyanın en büyük yazarı. İnanılmaz bir dil. Anlattığı karakterlere türlü ruh halleriyle bakıyor ve hiç birini yadırgamıyorsunuz. Benim kendime bir sözüm bu: Bir gün bir roman çıkaracağım ve "John Fante'ye sevgi ile." yazıp, los angeles'a, Fante'nin mezarına bırakacağım kitabımı.
Kitaptan alıntı, hafif spoiler ama ona göre.
"Rosa, Rosa'm benim, benden nefret ettiğine inanamıyorum, çünkü şimdi bulunduğun yerde nefret yoktur; hâlâ aramızdasın, ama çok da uzaksın. Ben bir çocuğum sadece ve yüzünün güzelliğini, holde yürürken çizmelerinin attığı kahkahaları düşününce gittiğin yerin gizemi gizem değil benim için. Çünkü balımdın benim, dünyanın en iyi kızıydın ve senin kadar iyi bir kıza aşık olmuş biri çok kötü olamaz. Ve şimdi benden nefret ediyorsan, ki inanmıyorum ettiğine, o zaman ıstırabıma bak ve seni burada istediğimi gör, çünkü o da iyi bir şeydir. Geri gelmeyeceğini biliyorum, Rosa, gerçek aşkım; ama bu öğle sonrasında varlığının düşü hissediliyor bu soğuk kilisede, merhametinin huzuru, sana dokunamamanın hüznü; çünkü seni seviyorum ve sonsuza dek seveceğim; ve yarın bir gün benim için toplandıklarında, işte o zaman bileceğim, onlar toplanmadan önce; ve hiç yadırgamayacağız birbirimizi, sen ve ben..."