Şehrin içindeki şehre değinen bir roman. Toplumsal dayatmalara, “doğru” belletilenlere, “yanlış” diye uzak durulanlara dokunan hatta ortasından dalan bir eser. Kitabın yazım dili daha çok görsel esere uygun gibi. Zaten konu olarak da hem yazılı hem görsel eserlerde son zamanlarda çok kullanılan bir teması var. Demek ki içinde bulunduğumuz çağ da kendi edebiyatını oluşturmaya başlamış artık. Yalnız karakterler iki boyutta kalmış gibi. Yazarın önceki eserlerinde en uç karakterle bile bir şekilde bağ kurulabiliyordu. En azından kendi adıma bu sefer o bağı yakalayamadım.