Kitabın kurgusunda eksiklik olabilir, kitap edebi olarak zayıf olabilir; gerçekten benim de ''Ben bunu neden okuyorum ki?'' dediğim zaman olmadı değil.
Tüm okuduğum distopyalarda olduğu gibi bir kez daha halime şükrettim.
Genç kızlık hevesi olarak; seçilmiş diğer kızlar tarafından Prens Maxon'a -ve tacına- duyulan ilgiye rağmen Maxon'ın esas kızımız olan America'ya -seçime bir 'kaza' sonucu gelmiş olsa bile- meyletmesi beni kitaba çeken en büyük ikinci etken oldu sanırım. (Birincisi kesinlikle kitap kapağıydı! :D )
Her şeye rağmen bu kitap favorilerim arasında ve okuduğuma pişman değilim. Ki zaten her kitaptan öğrenebileceğimiz bir şeyler olduğuna inanıyorum...