Kitap tam bir hayal kırıklığıydı. Kitabın adı bu kadar çok 'Açlık Oyunları' ile bir arada kullanılınca tam anlamıyla o tarz birşey beklemiştim. Ayrıca kitap çok boştu, yani kelime anlamıyla bildiğimiz boştu işte! Kitapta elle tutulur, devamını okumak için cam simidi gibi canla sarılcağınız, o 300 sayfacığı gözünüzde büyütmenizi engelleyecek tek bir şey buldum mu? Cevabım kocaman bir HAYIR! Kesinlikle sadece zaman geçirmek için okunacak bir tarzda kitap. Karşımda ne hayallerinizi süsleyecek kadar bir prens ne saray hayatı nede ahh işte benim kızım aferin sana diyebilceğiniz bir kız vardı! Prens, America, Aspen... Hepsi başlı başına bir hata..
Prens zaten hiç tecrübesi olmayan biri. Aşk romanlarında okumaya alışık olduğumuz o sert görünümlü fakat aslında çok duygusal olan erkeklerden olabildiğince uzakta bir karaktere sahip. Prensi hiç sevmedim yani.. Zaten akılda kalıcı bir tasvirini bile yapamamıştı yazar. Kitap bittikten sonra Prens hakkında aklımda kalıcı tek şey 'çok pasif biri' olduğuydu.
America desen o, o nasıl bir kız ben çözemedim bir türlü! Aspen'i seviyor mu? Yoksa sırf ona sinirlendi diye kendini anında başkalarının kollarına atabilcek kadar sevgisi gibi kendiside basit mi? Basit diyorum çünkü sırf bir anlaşmazlık yaşadılar diye anında Aspeni kafasından atan Prensten hoşlanmaya başlayan yapıda bir kız. Büyük bir hayal kırıklığıdı benim için. Bu kitabı okurken kızın 'Victoria Seaton' gibi bir tavır takınmasını beklemiştim Prense karşı.. Ama çok şey beklemişim sanırım...
Aspen'e ne demeli hele? O hergele hiç bir şeyin farkında değil mi? İsterse Prens'in sevdiği kıza istediği herşeyi yapabilceğini bile bile orada kalmasına nasıl hala göz yumuyor? Neden geri dönmesi için yalvarmıyor? Neden bunu bir yarışa dönüştürüyor? Taa en başında yaptığı o aptallığa ne demeli! Ah aklım almıyor benim..
Kitap dediğinde mantık aramayacaksın biliyorumda! Yine içinde biraz kurgu olsun ister insan biraz dram olsun fakat aralarında biraz espiriler serpiştirilsin... Biraz gizem olsun, merak uyandırıcı çekici bir yanı olsun.. Sadece ilişkilerden ibaret olmasın... Kitabı elime aldığımda ben kıran kırana bir mücadele olacak sandım... Aralarında bir rekabet olacak bir yarış olacak sandım.. Oysa her şeyi en başından belli etti ki yazar. Prens zaten en başından America'yı seçtiğini belli etmişken mücadele olmasını nasıl beklersiniz ki?
Ahh her neyse.. Çok uzattım fakat hayal kırıklığına uğradığım zaman çok taşlıyorum sanırım kitapları ama elimde değil.. Bu kadar övgü alan kitap bu kitap mı diye de şaşmadan edemiyorum elimde değil...