Gerek filmlerde, gerekse gerçek hayatta karşımıza çıkan ikinci kadın imajından hiç kimse hoşlanmaz, hatta “yuva yıkıcı, etiketi her daim yapıştırılmak için orada hazır beklemektedir..
Ama bu muhteşem kitap tüm önyargılarınızı yıkmaya geliyor, bence bu hikayede ikinci bir kadın yok , tek bir kadın var ve adı Selma...
Selma’ya karşı hissettiği bu tutkulu aşk, Selim’in hayatında bir çok ilke neden oldu, zaten aşk başlı başına bir ilkti Selim için, peşinden gelenlerse , arzu, tutku, kıskançlık,çaresizlik, pişmanlık ve öfke….
Selma, genç adamın kendisini hapsettiği bir cehennemin kapılarını araladı, masum aşkıyla, bu duygularıyla o kadar bocaladı ne yapacağını, nereye koyacağını o kadar bilemedi ki onun çaresizliğini, en derinden hissettim, ne kadar inkar ederse etsin, ne kadar kaçarsa kaçsın, yolu hep tek bir kişiye çıktı Selim’e ..
Yazar o kadar güzel yazmış o kadar güzel ifade etmiş ki , her satırına vuruldum, aşktan kaçmak için saklandıkları kuytularda, onlarla birlikte saklandım, kavgalarında kaşlarımı çattım, acılarını en derinde hissettim, mutluluklarına ortak oldum....
Birbirlerine karşı hissettikleri yoğun duygular, her satırda içinize işliyor, aşkları o kadar derin o kadar içten ve çoğu zaman vahşi bir hal alıyor ki böyle zamanlarda ne ihanet nede aldatma kelimeleri aklınıza bile gelmiyor, çünkü yaşanan her şey o kadar gerçek ki, kimsenin bu aşk karşısında söyleyecek sözü olacağını sanmıyorum …
Selim karakterine bayıldım,duygularını ifade etmesine, asla pes etmeyişine, aşkına, tutkusuna, öfkesine, her şeyine bayıldım..
Kitapta hem geçmiş zaman hem şimdi ki zaman birlikte anlatılıyor, girişte şimdiyi okurken kitap boyunca iki zaman dilimi arasında gidip geliyoruz,ilk tanıştıkları andan bu ana kadar olan bağlantılar o kadar güzel aktarılmış ki, iki zaman dilimini de okumaya doyamıyor insan. Her iki karakterin duygularını kendi ağzından dinlemek, hissettiklerine ortak olmak ayrı bir zevkti..
Bu arada şu ihanet olayına bir çift laf etmek gerekirse, Selim’in Ayten ile olan evliliğine evlilik demek bu kurumuna hakaret olurdu, bence en başından hataydı, zaten nedenini de zamanla öğreniyoruz ..
Kitaptaki yan karakterleri de sevdim, hem sevimli hem de her durumda atar yapmaya hazır olan bir Aylin’imiz vardı,ilk başlarda bu ilişkiye karşı çıksa da zamanla onların yaşadıklarını gördükçe,çoğu zaman can simidi oldu Selma için, zaten kardeş gibiydiler, ve gerçek anlamda tek ailesiydi diyebiliriz Selma’nın…
Selim’in en yakın arkadaşı Metin , onun da harika bir ailesi var eşine ve çocuklarına tapıyor, onun içinde, Selim’in hayatındaki tek gerçek arkadaş desek çokta yanlış olmaz..
Selma’nın Fransa’da yaşayan tatlı Perihan halası, ve yıllar sonra ortaya çıkan, ve genç kızın , çocukluğunun en acılı kısımlarında hatırası olan Aziz bey…
Sevmediğim karakterler de vardı tabi Selma’nın annesi Zehra hanım ve tanışma şerefine erişemediğim büyükannesi , gerçi hiçte şikayetçi değilim,keşke annesiyle de tanışmamış olsaydım : )
Ve Selim’in annesi Lamia hanım, hanım demem kibarlıktan o cadıya başka sıfatlar çok daha yakışır : )
Selim’i gerçekten çok sevdim, ama bu kadar çok sevdiğim adam için bir soruluk sitem etmeden duramayacağım;
“ Neden o kadar bekledin ? ”
http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/