Tarihi romanları pek sevmediğimden olsa gerek kitabı uzun sürede ve çok zor okudum. Minyatür sanatı, sanatçılardaki Doğu-Batı ikilemi, üslup kaygısından bahsedilen tasvirler fazlasıyla uzun. Kitabın tarihi-polisiye yapısı bana Umberto Eco’nun Gülün Adı romanını anımsattı. Kitabın sonunda yazarın o kitabı yazma serüvenini okumayı severim ancak burada Orhan Pamuk’un mağrur tavrını sezdim, bana yazarın onca araştırmayı heba etmemek adına kitapta hepsine zoraki yer verme kaygısı olduğunu düşündürdü. Okuduğum diğer kitaplarında da olduğu gibi Orhan Pamuk bu kitapta da kendi hayatından izlere romanda yer vermiş. Yani romanda bahsedildiği gibi “kusuru imzası olmuş”.