http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/06/amie-kaufman-meagan-spooner-benim-uzak.html
Distopya türünde yeni bir kitap daha... Starbound Serisinin ilk kitabı Benim Uzak Yıldızım, distopya türünü sevenleri raflarda beklemekte!
Kitaba başladığımda söylediğim gibi bu türü pek okumam yeni yeni okumaya başlıyorum ve açıkçası her okuduğum da birbirinden güzel kitaplar çıktı şansıma ve ben de artık bir distopya okuru olmak istiyorum, diyebilirim :)
Kitabın konusuna kısaca değinmek gerekirse; Uzay Gemisi İkarus, hiperuzayda olan bir felaket sonucu kimsenin bilmediği (!) bir gezene düşüyor ve bu düşüş sırasında Tarver ve Lilac yaşayan tek kişiler... Bu bilinmeyen gezegende kurtulma çabaları sırasında keşfettikleri yeni sırlar, yaşanan şaşırtıcı olaylar, tahmin edilmeyen şeyler sonucunda Lilac çok güvendiği bir insan hakkında ilginç şeyler öğrenirken, gezegenle ilgili keşfettikleri ilginç şeyler bu iki gencin kurtuluşu oluyor ve tabi bu sırada öğrenilen gizemli bilgiler ve gezegendeki bazı varlıklar onların hayatını tahmin etmedikleri bir şekilde etkiliyorlar.
~~~*~~~
"Parmaklarımı saçlarına geçirmek, onu kendime çekip bedeniyle buluşmak istiyordum.
Onda kaybolmak istiyordum."
~~~*~~~
Daha ilk sayfalardan ilgi çekici bir şekilde kurguya girmesi ve merak içinde sayfaların çevrilmesi oldukça hoşuma gitti. Ne olacağının tahmin edemiyor olman ve ilerledikçe şaşırtıcı detaylar kitabı bir tık daha ileriye götürüyor bence. Bu tür kurgularda ben atraksiyonun durmasını, sonunun merak edilmeyecek şekilde olmasını tercih ederim ve bunda bunu görmek beni bir okur olarak inanılmaz tatmin etti diyebilirim.
Kitap üçüncü kişi tarafından anlatılmıyordu, hem Tarver hem de Lilac tarafından anlatılıyordu ve her ikisinin de duygularını ve düşüncelerini okumamız mümkün. Hep derim geçişli anlatımları sevmem alışana kadar bir kopukluk hissediyorum diye ama bu kitaba bu anlatım o kadar yakışmış ki daha başkası olamazdı diye düşündüm.
~~~*~~~
"Parmaklarını saçlarımda istiyordum, dudaklarını yüzümde...
Sonsuzlukta yok oluncaya dek..."
~~~*~~~
İki gencin hayatta kalma savaşının arasında birbirlerine karşı hissettikleri aşkın filizlenmesine tanık oluyoruz bu kitapta.
Duyguların kelimelerle buluşması... zaman zaman okuru sinirlendirirken zaman zaman da duygulandırması... müthiş bir şekilde anlatılmış ve çevirmen de bunu çok iyi bir şekilde bizlerle buluşturmuş.
Kitabın içeriğine giren bir yorum yapmamak için kendimi kasıyor ve yorumumu bitirmeyi tercih ediyorum. Keşke spoiler korkum olmadan yorum yazsam da sayfaları dolduracak kadar bahsedebilsem kitaptan... ama hevesinizi öldürmek istemiyorum o yüzden kısa keseceğim ve kitabı tavsiye edeceğim.
Hangi türün okuru olursanız olun bu kitabı bir okuyun! O kadar beğendim işte! :)