"—yorgun gözlerimi kapayıp çevremdeki dünyayı, tepemdeki güneşi unuttum. Onun bana geri gelmesini bekledim. Ah, sevgilim! Sevgilim! 'Artık' sana içimi dökebilirim! Sanki daha dün ayrılmışız gibi, sanki daha dün senin o güzel elin elimdeydi, sanki en son dün görmüştüm seni. Sevgilim! Sevgilim!"
Yine elimde aylarca sürünen bir kitap daha... Oysa başladığınızda yüz sayfa okumadan kapağını kapattırmayan bir eser; yani suçlu olan kitap değil, benim!
Yazarın dili kesinlikle muazzam, olayları anlatışı ve sürecin işleyiş biçimi meraktan ölmenize yol açabilecek düzeyde. Okuyun, okutturun.
Benim için tek bir sorun vardı o da içinde geçen gizemli sırrımız yüzünden oldu. Tahminimin dışındaydı bu yüzden sevindim -şayet bunu çözmüş olsaydım çıldırırdım- ama bunun yanında istatistiklerimin tersine düşen gerçek de biraz yavan geldi. Kısacası bu konudaki her türlü sonucun beni tatmin etmeyeceğini düşünerek son sözü söylüyor ve yorumumu burada bitiriyorum.