Ahmet Ümit'in Beyoğlu Rapsodisini dün akşam itibariyle bitirdim.
İlk başlarda ağır geçmekte olan kitap ilerledikçe ve karakterlerin hayatları deşildikçe kitap akıcılığına ulaşıyor.Konuşma dili kullanılmıştır.Edilen küfürler ve argo kelimeler bile bizim günlük hayat söylediğimiz günlük kelimeler olduğunu fark ediyorsunuz.
Beyoğlunda girilmemiş sokak bırakmamış Ahmet Ümit.Ayrıca İstiklal caddesi ve tarih kokan mekanlarının bugün bir bir kaldırıp yok edildiğini düşünürsek tarihe şerh düşmüş bir roman olacak çok yakında...
Kitabın konusuna gelince;
Üç arkadaşın başından geçen olayları anlatmaktadır.Nihat,Selim ve Kenan Galatasaray Lisesinde tanışıp hiç ayrılmayan bu üç arkadaş 40 senelik dost oluyorlar.
Selim ve Nihat sakin bir hayat sürerken Kenanın fotoğraf ve ölümsüzlük sevdasıyla birlikte bu üç arkadaş kendini inanılmaz bir olay içerisinde bulurlar.
Aksiyonun hiç düşmediği bir kitap ve katili son sayfasına kadar tahmin edemiyorsunuz.Hatta bulduğunuz zaman ''Katil bu mu demekten '' kendinizi alamıyorsunuz.
Kitabı bitirdiğimde aklımda şu soru geçti.Tıpkı Ahmet Ümittin dediği gibi..
''Neden mümkün değil ölümsüz olmak ölmeden ???