Bin dokuz yüz otuz üç yılında yaşanan Böğürtlen Kışı denilen büyük fırtına seksen yıl sonra yine mayıs ayında tekrar ortaya çıkar. Gazeteci Cloire, bu olayı araştırıp makale yazacaktır. Araştırmalar onun Vera ve oğlu Daniel'ın yaşadıklarını öğrenmesine neden olur. Üç yaşındaki Daniel seksen yıl önce tam da aynı gün kaybolmuştur. Bebeğini kaybeden Cloire'nin bu olay daha çok ilgisini çekmeye başlar.
Vera Ray arkadaşı ile aynı evde yaşayan yoksul bir kızdır. Bir gün bir otelde ki davete katılırlar. Orada Vera otel sahibinin oğlu Charles ile tanışır. Uzak durmaya çalışsa da Charles peşine düşer. Aşık olan ikili görüşmeye devam eder. İlişkileri yolunda iken Vera hamile kalır. Bu sırada ona evlenme teklif eden Charles Vera’yı ailesiyle tanıştırmaya götürür. Ama ailesi sınıf farkından dolayı Vera'ı istemez.Vera'ya Charles ile evlenirse Charles’ın mirastan mahrum edileceğini söylerler. Vera'da Charles’in iyiliği için ayrılır. Charles'den habersiz oğlunu doğurup sıkıntılarla büyütmeye çalışır.
Geceleri çalıştığı için oğlunu evde tek başına bırakıyordur ve bir gece geldiğinde oğlunu evde bulamaz. Bulduğu tek şey oğlunun sevdiği oyuncağı olur.
Cloire seksen sene önce kaybolan Daniel'e ne olduğunu bulduğun da gerçekler eşini ve ailesinin de ilgilendirir.
Kitap bir geçmiş bir gelecek şeklinde gidiyor. Okurken elimden bırakamadım acaba ne oldu ne oldu derken kitap nasıl bitti anlamadım. Vera neler yaşadı öyle çektiği acılara o kadar üzüldüm ki ağlamamak mümkün değil.