İlk kitapta daha çok karakterlerin üzerinden olaylar gelişiyor gibiydi. Bu kitapta ise olaylar sonucu ordan oraya savrulan karakterleri okuyoruz. İlk kitabından daha iyiydi. Çünkü Ruby, ara sıra 'bu işi halledeceğim, artık yetti'' diye düşünüp hiçbir şeyi halledemese de, daha büyümüş ve aklı başında hareket ediyordu. Liam'ın Maviler Kampı'ndaki hali beni çok üzdü, en sevdiğim karakter olduğundan dolayı yüksek ihtimal, neyse ki çabuk toparladı.
Karanlık Zihinler kitabında, yazardan kaynaklı olduğunu düşündüğüm eksik parçalar biraz daha azdı bu kitapta. Daha fazla aksiyon sahneleri vardı. Kitabı daha heyecanlı yapanın da o sahneler olduğunu düşünüyorum. Ruby'nin başı beladan kurtulmadı, hepsini de atlattı zar zor da olsa. Ekibini de sevmiştim. Vida olsun, Jude olsun. Clancy'yi ise iki kitapta da ''sen ne ayaksın?'' diye diye okudum. Yine de Grisha serisindeki Karanlıklar Efendisi tadı alıyorum ondan mantıksız da olsa, sadece Karanlıklar Efendisi bir çocuk değildi. Sanki bir tarafı iyi ama o tarafını içinde bulunduğu sistem yüzünden unutmuş gibi, unutmak zorunda bırakılmış ve bunun farkında değil gibi ya da tamamen pisliğin teki de olabilir, bilemiyorum.
Son 10 sayfada olanları sindirmek için bekliyorum, hemen ardından üçüncü kitaba geçeceğim. İkinci kitap çok daha iyi yazıldığı için üçüncüsünden de beklentim yükseldi.