Cennet Gibi (Smythe-Smith Quartet, #1)

3 puan

25.03.2021 yorumu

Söyleyecek çok bir şey yok, artık sevmiyorum kitabı.

7 sene öncesi yorum:

Sonunda biricik yazarımın bir kitabı daha Türkçeye çevrildi. Tabi bunu gören ben aldığım gibi 2 günde bitirdim. Söylemeliyim ki kitabı internette gördüğümde önce sevinçli bir çığlık attım ardından koca bir üzüntü yaşadım. Sevincim tabi ki uzun aradan sonra yazarın yeni kitabını okuyacak olmamdı. Üzüntüme gelince. Yayın evi sağ olsun yazarımın bir değil, iki hiç değil, üç evet tam üç serisini yarıda bırakıp yeni bir seriye geçmişler. İnsafsızlar, zaten bir kitabı çevirmeniz uzun sürüyor bari önce şu serileri bitirin. Ben bu yarım kalan üç seri arasından "Two Dukes of Wyndham" serisinin son kitabını okumayı, Jack'e bir kez daha aşık olmayı bekledim. Bu yüzden kitaba değil ama yayın evine puanım sıfıra sıfır.

Neyse gelelim yeni serinin kitabına. Serimizin adı Smythe-Smith Quartet. Bridgerton serisinde geçen,müzikleri acayip derecede korkunç,insanı müzikten soğutan Smythe-Smith ailesinin ta kendisi. Seri dört kitaptan oluşuyor. Son kitap yazılma aşamasında. İlk kitap Honoria Smythe-Smith ve Marcus Holroyd'un aşkını anlatıyor.

Honoria,Smythe-Smith ailesinin altı kardeşten en küçük olanıdır. Diğer kardeşlerin yaşı birbirine yakın olduğu için kardeşleri Honoria'yı oyunlarına almazlar,özel sırlarını paylaşmazlar kısaca onu pek önemsemezler.Honoria da bunu önemsememeye çalışarak her defasında kardeşlerine yakın olamaya çalışır.

Marcus on iki yaşına kadar tam anlamıyla yalnız bir çocukluk geçirmiştir. Annesi kendisiyle pek ilgilenmemiş ve Marcus dört yaşındayken hayata veda etmiştir. Babası da kontluk görevlerini yerine getirmek için onla çok fazla ilgilenmez. On iki yaşında Eton'a gidince orada Daniel Smythe-Smith'le tanışır ve o günden sonra birbirlerinin en iyi arkadaşı olurlar. Yaz tatillerinde Marcus, Daniel'in evine gider. Orada bilin bakalım kimle tanışıyor? Evet bizim o zamanlar altı yaşında olan Honoria'yla. Onlar fark etmese de aralarında bir şeyler olmaya başlıyor.Ve olaylar yaklaşık on beş yıl sonrasını anlatarak devam ediyor bundan sonrasında neler olduğunu sizler okumalısınız.

Gelelim yorumuma: Honoria sıkıcı bir tip, Marcus aşırı ciddi biri olarak karşımıza çıkıyor... Bu kesinlikle koca bir YALAN! Honoria-Marcus hayatımda okuduğum EN ama EN ŞİRİN ÇİFTTİ. Ve bunu sadece JQ yazdığı için söylemiyorum. Okuduğum bir çok romanda beni etkileyen çok az çift vardır.Sıralama yaparsam bunlar kesinlikle birinci gelir.

Honoria kesinlikle Daniel ve Marcus'a acayip işkenceler çektiriyor bu açıdan tam bir cadı :D . Ancak özünde kesinlikle çok iyi bir insan. Kuarteleri sevmese de kuzinleriye birlikte olmaktan acayip zevk alıyor. Dışlansa da buna aldırmayarak sevdiği insanlar için yapmadığı şey kalmıyor.

Aslında bunu Marcus'u anlattıktan sonra yazmalıydım ama onu anlatırken ufak bir spo vereceğim için buraya yazıyorum. Julia'nın yaratmış olduğu en manyak ama sevmeden de duramadığımız biri bu kitapta yer alıyor. Bu kişi elbette LEYDİ DANBURY. Zaten adını gördüğüm an hemen kahkaya boğuldum ve romanda yine yaptı yapacağını :D

Marcus'sa... Ah onun için ne diyebilirim! Leydi Danbury'nin dediği gibi: Sen benim ikinci sevdiğim yeğenimsin. Gerçi Marcus benim yeğenim değil ama JQ romanlarında en sevdiğim ikinci erkek o oldu. Birinci tabi ki kayıp Dük'teki JACK! Ayyy Jack yazınca bile onu ne kadar özlediğimi anladım. Ben Kayıp Dük'ü bir kez daha okuyayım en iyisi.

Konuyu biraz dağıttım sanırım. Ne diyordum, evet Marcus! Benim yalnızlık çeken, tatlı hastası, ciddi görünmeye çalışsa da aslında espri yeteneği fazlasıyla olan, yumuşak kalpli, hovardalık nedir bilmez - bu özelliği onu ikinci sıraya taşıdı diyebilirim.- utangaç erkeğim :)

Yazar çiftimizin yaşadıklarını öyle güzel anlatmış ki... Genelde ikisini okurken gülmeden duramıyorsunuz ancak duygusal sahneleri acayip güzeldi, birbirlerine trip atmadılar. Gayet adam gibi bir çift oldular.

Komedi anlamında Öpüşünde Saklı romanını solladı. Daha ön sözden itibaren kahkahaya boğuluyorsunuz.

Ancak bir şeyi olumsuz buldum. Kitapta o kadar Gregory Bridgerton'un adı geçti -ki benim en sevdiğim ikinci Bridgerton olur kendisi- ancak onu göremedik :( . Ben yazarın yazdığı kitaplarda şunu fark ettim. Ben Gregory'i, Julia'nın en önemsemediği kişi olarak algıladım,gel gör ki Colin Bridgerton adı geçmemesine rağmen göründü. Tamam Colin en sevdiğim üçüncü Bridgerton ve gördüğüme de sevindim ancak ne bileyim Gregory'i ben çok bekledim bir yerden çıkar diye.

Bu arada kitabı okuyan arkadaşlar için bir bilgi vereyim. Kitabın başında Colin-Peneople çiftinin evli olduğu görülüyor ama kitabın sonlarına doğru Honoria, Colin'nin eline ne olduğunu sorunca Colin mektup açacağıyla oldu diyor. Hatırlarsanız mektup açacağıyla elini kestiğinde hatta kitapta geçen Smythe-Smith müzikaline gittiğinde Peneople'yle evli değildi. Yani yazar bir mantık hatası yapmış. Zaten okuyucular yazara da sormuşlar neden böyle olduğunu. Yazar da şu cevabı vermişti hatırladığım kadarıyla. "O tamamen benim hatam. Kitabı yazarken değil ben, editörüm ve ailem de fark etmedi. Biliyor musunuz kim fark etti? Okuyucularım. Bunu kitap satıldıktan sekiz saat sonra fark ettim. Sizler inanılmazsınız.".

İkinci kitap Honoria'nın kardeşi Daniel ve Sarah'ın kardeşlerinin mürebbiyesi Anna arasındaki ilişkiyi anlatacak. Konusundan anladığım kadarıyla yine güzel bir roman bizi bekliyor. Ancak yayın evi ne zaman çıkarır Allah bilir. Her ne kadar merak etsem de ben Two Dukes of Wyndham serisinin son kitabını okumayı çok ama çok istiyorum. Yalnız bir bakmışız yayın evi başka seriye başlamış. O zaman hiç şaşırmam ama çok fazla öfke duyarım.

Bu herhalde bir kitap için yazmış olduğum en uzun yorumdu. Ne yapayım sonçta Julia Quinn bu.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »