Öncelikle kitabın İş Bankası Yayınlarından çıkan Sabahattin Eyyüpoğlu çevirisi ile okuduğumu söyleyeyim; ki çevirinin ne kadar harikulade olduğundan bahsetmeme bile gerek yok. Çok yalın cümlelerle, herkesin anlayabileceği kadar sade yazıma sahip bir kitaptı. Bunu bilmek belki de benim gibi klasik okuma konusunda çekinceleri olan insanlara bir nebze yardımcı olacaktır.
Kitapta hayata, insana, dünyaya, yaşamaya, hayvanlara, insan ilişkilerine, maddi ve manevi aklınıza gelebilecek herhangi bir konu ile ilgili; Montaigne’nin kendi hayatından, okuduklarından, çevresinde gördüklerinden edindiği fikirleri bulabilirsiniz. Bu fikirler öyle fikirler ki, okurken kendinizi kendi hayatınız ve fikirleriniz üzerinde düşünürken bulacaksınız. Katıldığım fikirlerim de oldu, karşı olduklarım da ama ben okurken çok şey öğrendim. Özellikle araya kattığı örneklerle anlattığı düşünceleri benimsetmesi benim oldukça hoşuma gitti. Kitap bitti ama bir nevi başucu kitabım olarak ara sıra açıp okumak isteyeceğim ender kitaplardan biri olmayı başardı. Onca yıl önce yazılmış bir kitaptaki fikirlerin halen daha günümüzde yazılmış gibi bizi etkileyebilmesine her zaman hayran olmuşumdur. Zaten klasik olma nedenlerinin en başında da bu geliyor sanırım.