Denemeler adıyla yayınlanmış pek çok kitap var. Albert Camus 'un aynı isimli kitabının benim okuduğum baskısı Say Yayınlarının 1983 yılındaki 5. Baskısı ve "Bir Alman Dosta Mektuplar" adlı bölüm de kitabın sonuna eklenmiş.
Yazar, kitabına sanatı, sanatçıyı, sanatın toplumdaki birleştirici yönünü açıklayarak başlıyor ve en çok beğendiğim bölümlerden biri buydu.
Camus, karamsarlığın yazarı olarak biliniyor. Ancak insana değer veren, insanca şeyleri öne çıkaran bir karamsarlık bu; pes etmiş, dünyayı tamamen anlamsız gören yılmış bir umutsuzluk değil.
"Dünyanın hiçbir anlamı yoktur, demek, her çeşit değer yargısını ortadan kaldırmak olur." diyor ve daha sonra da umutsuzluğu şöyle tanımlıyor:
"Gerçek umutsuzluk can çekişme,mezar ya da uçurumdur. Umutsuzluk konuştu mu, düşündü mü, hele yazdı mı, hemen bir kardeş el uzanır sana, ağaç anlam kazanır, sevgi doğar. Umutsuz edebiyat sözü birbirini tutmayan iki sözdür. Çünkü, edebiyat olan her yerde umut vardır."
Umutsuzlukla ilgili şu şerhi de düşüyor satır aralarına:
"İlk işimiz umutsuzluğa düşmemektir. Dünyanın sonu geldi diye bağıranlara kulak vermeyelim."
Yazar kitabın ilerleyen bölümlerde bazen bir Fransız, bazen bir Avrupalı, bazen de bir insan olarak özeleştiri yapıyor tarih, uygarlık ve insanlık bağlamında.
Machiavelli'nin Prens'i gibi pragmatist değil Camus, Denemeler 'de. Daha insan merkezli. Bireyi ezmiyor kurumlar adına ve insana acı, üzüntü, keder veren her şeyin karşısında olduğunu ifade ediyor:
"Elbette bir çeşit iyimserlik var ki, ben onda yokum. Bütün benim yaşımdakiler gibi ben de Birinci Dünya Savaşının trampet sesleri arasında büyüdüm. O gün bugündür de bizim tarihimiz hep kanla, haksızlıkla, zorbalıkla dolu. Ama, bugün insanlar kötümserlik dedikleri bunca canavarlıkları ve aşağılıkları büyütmekle kalıyorlar. Ben kendi hesabıma insanlığın yüzkarasıyla savaşmaktan hiç geri kalmadım, katı yürekli insanlardan tiksindiğim kadar hiçbir şeyden tiksinmedim."
Yazar çok yalın ve anlaşılır bir dille ancak çok da etkileyici biçimde soru işaretleri ve tartışma konuları getiriyor okurun önüne. Bazen kendi de işin içinden çıkamıyor ve tam anlamıyla ikna edici olamıyor ancak genel itibariyle gerçekten okunmaya değer bir eser. Camus'un romanlarına başlamadan önce Denemeler'i okumak, yazarın fikir ve his dünyasını, mesajlarını anlamak adına daha faydalı olabilir diye düşünüyorum.
Hoşuma giden ve dikkatimi çeken diğer alıntılar aşağıda görülebilir.
Keyifli okumalar...
****
Kabil Habil'i bugün öldürmüş değil, ama bugün Kabil Habil'i akıl uğruna öldürüyor ve onur madalyası istiyor.
****
İşin kötüsü, biz, ideolojiler, hem de toptancı ideolojiler çağındayız.
Bu ideolojiler, kendilerine, dar kafalarına, budalaca mantıklarına o kadar güveniyorlar ki, dünyanın esenliğini yalnız kendilerinin başa geçmesine ve başkalarının boyun eğmesine bağlı görüyorlar.
****
Toplama kamplarının bir kurbanının,
kendini çamura atanlara bunu yapmamaları gerektiğini anlatmasına olanak yoktu, hâlâ da yok.
****
Mısırlıların "Ölüm Kitabı"nda doğru bir Mısırlının öbür dünyada temize çıkabilmesi için şunu söyleyebilmesi gerekirmiş: "Kimseyi korkutmadım."
Günümüzün büyükleri arasında,
kıyamet günü, bu sözü söyleyecek
adamı güç bulursunuz.
****
Gerçek sanatçılar politika şampiyonu olamazlar. Çünkü onlar, bilirim, hem de nasıl, rakiplerinin ölümüne duyarsız kalamazlar. Sanatçılar yaşamdan yanadırlar, ölümden yana değil...
... Sanatçı oldukları için düşmanlarını bile anlamak zorundadırlar. Ama bu hiç de demek değildir ki, iyiyle kötüyü ayırt etmek gücünden yoksundurlar...
... Ölüm cezasını kabul eden dünyamızda sanatçılar insanın ölümü reddeden yanını tutarlar. Yalnız cellatların düşmanıdırlar, başka hiç kimsenin değil.
****
İnsan, ne Tanrının, ne de akılcı düşüncenin yardımı olmadan, tek başına kendi değerlerini yaratabilir mi? İşte, bunun karşılığını vermeye hiçbirimizin gücü yetmiyor.
****
Uygarlıklar, onun bunun kulağını çekmekle kurulmaz. Uygarlıklar, düşüncelerin çatışması, düşüncenin kanamasıyla, acı ve yürek ile kurulur.
****
Bir insan söyledikleri kadar söylemedikleri ile de insanlaşır.
****
İnsan nasıl anlamaz ki, bu geçici evren içinde insanca olanın, yalnız insanca olanın daha (ateşli) bir anlamı vardır.
****
Biz, bu zorbalıklar, gürültüler dünyasını sevmiyoruz. İçimiz onu sevecek kadar bozuk değil.