"Tümümüz yaşama alışmamış kişileriz" diyor kahramanlarından biri. Dostoyevski'nin kendisi de alışamadı ona hiç.
Acı çekme var olmamızın büyük özrüdür.
"Ateşten ve buzdan" bir yaratık. Çoğu kahramanları gibi. Kendisi gibi.
"Ben yapayalnızım, onlar bir arada."
"Bu duvarı kafamla yıkmayacağım elbette; ama bu, taştan bir duvardır diye boyun da eğmeyeceğim yalnız."
Dostoyevski aşırı duyguların adamıdır. Olağanüstüde rahat eder. Fırtınada soluk alır.
Dostoyevski'ye göre sadece yargıçlar yargılanmaya layıktır.
"Her yerde ve tüm yaşamım süresince," diye yazıyor yeraltı adamı, "sınırları aştım."
"Her birimiz, herkesin önünde, herkes için, her şey için suçludur."
Dostoyevski'nin yapıtı bir yanıt değil, ama bir sorudur. Onu okuduktan sonra biz artık eski biz değilizdir.
"Sona ermemek yapıyor büyüklüğünü senin," diyordu Goethe. Dostoyevski büyüktür, çünkü sona ulaşmadı.
Okunmalı. Çünkü biyografiden beklenen asıl şeyi yapıyor, Dostoyevski'nin gerçek değerini (iyi ve kötüyle) anlatıyor.