Aynı duygu ve düşünceleri sayfalarca, durup durup tekrar etmesi, olaya en ufak katkısı olmayan detayları, kişileri ve eşyaları konudan saparak anlatması beni çok yordu. Karakterlerden hiçbirini kendime yakın hissetmedim. Aransa çok güzel mantık hataları bulunabilirdi (örn: Gisela Avusturya'da değil Almanya'da yaşıyorsa kendisinin Avusturya adresine gönderilen mektuba nasıl cevap verdi? Ailesi de Roberto ile ilişkisine karşıysa ona mektubu kim iletti?)
Hepsinden de öte ortada okumaya değer ne vardı diye düşünüyorum. Sayısız sevişme arasında insan ruhuna ilişkin ne bulduk? Yazarın yalnızlık ve şehvet üzerine döşediği tumturaklı sayfalar insan ruhunu mu yansıtıyordu? Bir insanı anlamak için karşı cinsle ilişkileri kadar, hayallerini, çocukluğunu, ailesiyle ilişkilerini, çektiği zorlukları da bilmemiz gerekmez miydi?
Kitabı okuyup bitirmemin tek nedeni acaba bir şey çıkacak mı merakı ve yazarın yazmaya olan yatkınlığıydı.