Yazarın ilk okuduğum kitabı bu oldu. Kitabın ismine tav olup almıştım, iyi ki de almışım. Gerçekten bir solukta okuduğum, okurken çok keyif aldığım bir kitaptı.
662 sayfa gözünüzü korkutmasın elinizden bırakamıyorsunuz. Ben 15 saat gibi kısa bir zaman dilimde iki yemek molasıyla birlikte okudum bitirdim. Öylesine bu hayatların içerisine dahil olmuştum ki ertesi gün başka bir kitabı elime almak istemediğimden keyifli yerlerini tekrar okuyayım bari diyerek tekrar kitabı elime aldım ve baktım ki tekrar baştan başlamışım okumaya. İki akşam boyunca sanki hiç okumamışçasına ikinci kez okudum ve bitirdim kitabı. Bazen sesli gülerek, genelde sırıtarak bazen de göz yaşları eşliğinde okudum ve kitaplığımda en sevdiklerim bölümüne kaldırdım. Bence ben durur durur okurum bu kitabı. Çünkü ben Ben Sedat'a değil, Sedat ile Duygu'nun aşkına aşık oldum. Sedat ile Duygu bitirdi beni. :)
Kitap hakkında biraz daha detaya girmem gerekirse evet bence de "Bekir candı, Ali kandı, Sedar aşktı." Ama Işıl Hanım'ın anlatımıyla sanki hepsi sizin canınızdı. Gereksiz betimlemeler, tanıtımlar yok. Sanki Duygu sizin sırdaşınız da size tüm olayları ilk ağızdan anlatıyor gibi içten, yalın, güzel. Diyaloglar samimi ve abartılı üsluplar yok. Kafasından geçenlerle bizden biri.
Bundan sonrası kitap hakkında spoiler içeriyor, ona göre. Böylesi sevdiğim bir kitap özellikle bir konuda beni hayal kırıklığına uğrattı; bir yönüyle eksik kaldı. Bir diyorum, esasında ikiydi ama "Ali'm"in Kasım ayında kitap olarak çıkacağını ve bu kitapta eksikliğini hissettiğim Ali ile Aslı'nın aşkının derinliklerini okuyabileceğimizi öğrendiğim için bire düşürdüm.
Keşke kitap 662 değil de 700 sayfa olaydı da Sedat ile Duygu'nun evliliğine de şahit olsaydık. Bekir'di Ali'ydi derken esas kızla esas oğlanın düğünü oldu mu olmadı mı habersiziz. Nasıl evlendiler, Sedat nasıl teklif etti hiç bilmiyoruz. Hatta Defne'nin doğuşu falan tam muamma. Hadi Selim'in doğumunu kaçırdık bari Defne'ninkini göreydik. Hatta o doğumda Sedat'ı ve ne hale geldiğini, herkesi ne kadar bezdirdiğini göreydik. Birden evli, mutlu, çocuklu moduna geçildi bizim de boynumunuz bükük kaldı.
Ben şahsen sanırım erkeklerin dile getirmeleri daha zor olduğu için erkek gözünden anlatılan aşk hikayelerini daha çok seviyorum. O yüzden bir an önce Kasım gelse de "Ali'm"i elime alıp okusam diye gözünün içine bakıyorum. Bu arada acaba bu hikayeyi Sedat'ın ağzından da okur muyuz; hatta okumadığımız eksik kalan kısımları da onda okur muyuz diye aklımdan geçmiyor değil. Biri Işıl Hanım'ın kulağına suyu kaçırsa ya :))