Yazar, tarzı olduğu üzere yine oldukça sert bir eserle okuru yalnızca bir toplumun yeraltına değil insan ruhunun çukurlarına indiriyor. Oldukça karizmatik bir isme sahip romanda iki emanet kardeşin "kendilerine" rağmen hayatta tutunma mücadelesi gerisinde Japon toplumunun incelenmelik bir panoraması sunuluyor. Gerçekten Murakami sayesinde Japon toplumunun uçlarda yaşamasının nedenlerini iyice anladım artık. Aklımdaki tek soru şu; bunu başlatan neydi acaba? Eserlerden bağımsız olarak aklıma Hiroşima geliyor. Yarattığı yıkım ve sonrasındaki travma yeni neslin hayata bakışını kökten değiştirmiş olmalı. Zira bu sürekli arayış, her konuda en ileri en uca gitme hevesi ve tükenmişliğin açıklaması sadece karakteristik olarak duygusal bir toplum olmakla açıklanamaz.
Kitabın dili akıcı fakat cümleleri derin düşündüren türden olduğu için bir anda okunup geçilemiyor. Sindirerek okumak gerek. Bir de çeviri olarak Şeffaf Mavi ve Yok Yere daha yalındı sanki.