Nancy Pickard kitaplarını bilir misiniz? Ülkemizde iki tanesi basıldı: Bakire ve Fırtına Kokusu. Kitabı okurken sanki Kristin Hannah değil de, Nancy Pickard okuyormuş gibi hissettim. Özellikle konu bakımından Fırtına Kokusu'na çok benziyordu. Çiftlik hayatı, küçük bir kasaba işlenen cinayet, suçsuz birinin yıllarca hapiste kalması...
Gerçek Renkler, okuduğum diğer Kristin kitaplarından (Ateşböceği Yolu, Gece Yolu, İlkbahar Rüyası, Evden Çok Uzakta) daha farklıydı. Okuyucu yorumlarına baktığımda, genel olarak insanlar yazarın kendini sürekli tekrarladığı görüşünde ama ben buna katılmıyorum. Evet, yazdığı bütün karakterleri her yönden anlatışı ve daha çok duygular üzerinde duruşu her kitapta aynı ama kadının tarzı bu şekilde.
Kitap, üç kardeş üzerine kurulmuş: Winona, Aurora ve Vivi Ann. Küçük yaşta annelerini kaybeden bu üç kızın yaşadıkları anlatılıyor.
Winona; avukat ve kilolarıyla problemi olan bir kadın. Ömrü boyunca her şeyi babası onunla gurur duyduğunu söylesin diye yapmış. Vivi Ann, babalarının gözdesi olduğu için küçük yaşlardan itibaren içten içe onu kıskanmış.
Aurora; genç yaşta evlenmiş ve iki küçük çocuk annesi. Diğerlerine göre çok daha sakin bir yapıya sahip... Sıkıcı giden bir evliliğin içinde yolunu bulmaya çalışıyor.
Vivi Ann, deli dolu yaşamayı seven, at meraklısı ve her şeyin içinde tutku arayan bir kız. Kardeşler arasında en sevdiğim Vivi Ann'di. Aşkına sahip çıkışı, kazanamayacağını bile bile sonuna kadar mücadele edişi çok cesurcaydı.
Bu üç kardeş, gayet sıradan bir hayat yaşıyorken çiftliğe Dallas adında bir genç çalışmak için geliyor. Bütün olaylar da tam bu noktadan sonra başlıyor.
Benim de iki kız kardeşim var. O yüzden başlar başlamaz hemen hikayenin akışına kaptırdım kendimi... Hayatımın içinden benzer şeyler aramaya başladım. Pek çok yerde de aradığım benzerlikleri buldum. Ne kadar aynı ebeveyne sahip, aynı ortamda büyümüş ve birbirinize yakın yaşlarda olsanız da siz beyazken kardeşiniz siyah, yani tam zıttınız olabiliyor. Hannah bunu okuyucuya çok iyi aktarmıştı.
İnanç, umut, aşk, kardeşlerin arasındaki o eşsiz bağ... Hepsini tek tek hissettim. Bazı yerler beni o kadar etkiledi ki, kitabı bırakmak zorunda kaldım. Tek başıma olsam bırakmaz, doya doya ağlardım ama toplum içinde bunu yapamıyorsun. :D
Kristin benim favori yazarlarımdan... Sanki yazdığı kötü bile olsa, kötü diyemeyecekmişim gibi geliyor. :D Eğer hala okumadıysanız, bu kitapla başlayabilirsiniz. Ateşböceği Yolu ya da Gece Yolu kadar etkilememiş olsa da çok güzeldi. ^^