Bilim kurgu türünde bir roman. En azından, bilim-kurgu türünün pek çok unsurunu kullandığı için, bu tür içinde sınıflandırılabilecek bir roman.
Bir öyküye sığabilecek bir konu 288 sayfalık roman olarak yazıldığında haliyle pek çok tekrar da kaçınılmaz olmuş. Bazı bölümlerde paragrafları çok uzun buldum.
Kitabın ilk 100-150 sayfası neredeyse tamamen tekrarlardan oluşuyor.
Roman karakterlerini tutarlı bulmadım. Örneğin, Gül Tezcan karakteri tutarsız. Can Tezcan'ın "çılgın projesini" destekleyip desteklemediği tam anlaşılmıyor. Rıza Koç karakteri aynı şekilde; Sıkı bir marksist muhalif mi, asalak mı, yoksa her ikisi birden mi belli değil. Can Tezcan, Sabri Serin ve Rıza Koç, roman içinde bazen yazarın fikirlerini ifade eden tek bir karaktere dönüşüyor. Bu üçlüye Gül Tezcan'ın da katıldığı bölümler var.
Roman karakterlerinin hemen hepsi benzer beden dili ile tarifleniyor. Bu da yazarın karakterlerden çok ana fikre odaklandığını düşündürüyor. Yazar, tüm karakterleri içinde sadece Mevlüt Doğan'a - o da Smerdiakof anıştırması yoluyla- odaklanıyor.
Yılkı insanları düşüncesi hoş, ancak yeterince işlenmeden hızlı geçilmiş.
Romanda anlatılan bir kaç öykü var. Bu öyküleri birbirine bağlayan örgüde bazı kopukluklar var.
Tahsin Yücel'in çok daha iyi eserleri var; Özellikle de öykü türünde yazılmış olanlar.