http://kordugumhayaller.blogspot.com/2013/02/golge-ve-kemik-shadow-and-bone-by-leigh.html
Kitap okunması zevkli ve çok akıcıydı. Sabah başladım ve akşama bitti. Hem de öyle bir yerde bitti ki! Umarım Martı Yayınları ikinci kitap için fazla bekletmeden çıkarırlar. Çünkü aşkıma neler olduğunu ve şu uyuz Alina'nın başka hangi saçmalıklar yapacağını merak ediyorum. Hoş, bazıları için tam tersi ama neyse siz benim gibi düşünün :)
Gizemli kitabımıza gelirsek:
Kitap bizi yazarın yarattığı Ravka adlı krallığın küçük bir yerinde karşılıyor. Alina ve Malyen, küçük yaştan yetim kalmış ve kendileri gibilerin kaldığı, yurda benzer bir yerdedirler. Bir de Grisha denen çok özel kişiler vardır. Her çocuğu küçüklüklerinden çok özel bir teste tabi tutarlar. İlk bölümde de kahramanlarımızın durumuna ve sınanmalarına yer veriliyor. Ama bölüm sonunda o gün yaşananlar bir sır kalıyor.
Daha sonra yazar bize o gün neler olduğunu söylemeden yıllar sonrasına, Aline'nın kartograf ve Malyen'nin de bir izci olarak orduya katıldıkları ve ülkelerine yardım için Karanlıklar Diyarı'ndan geçmek zorunda oldukları yolculuk anına götürüyor. Alina ve Malyen'in eskisi kadar yakın olmadıklarını daha hemen, konuşmalarından ve tartışmalarından anlıyoruz. Alina daha durgunken Malyen daha rahat biri olmuştur. Ki geçmeleri gereken yer ve Malyen'in tavırları düşünüldüğünde tartışmaları da garip gelmiyor. Ama yine de birbirlerinden kopamadıklarını Malyen'in Alina'yı üstüne gelen arabadan anında kurtarmasıyla anlıyoruz. Bu olayla da Karanlıklar Efendisi ile tanışıyoruz. Daha doğrusu arabası ve onun askerleriyle :D Bu da ikilimiz arasında kavgayı unutturuyor. Böylece Alina günlük hayatına dönerken bize de yolculuk ve başka şeyler hakkında bilgi vermeye başlıyor.
Kitapta her şeyi başlatan olay ise çok geçmeden, Alina ve Malyen'in Karanlık Diyarı'na girmelerinden kısa bir süre sonra yaşanıyor. Diyarda bulunan volcra denen canavarlarlar kahramanlarımızın bulunduğu araca saldırıyorlar. Birçok kayıp veriliyor. Kızımızın arkadaşı ölüyor ve kendisi de saldırıya uğrayacakken Malyen tarafından kurtarılıyor. Ama bu da Malyen'e ağır patlıyor. Tam her şey bitti derken de kimsenin bilmediği bir ışık onları kurtarıyor.
Daha sonra gelişen olaylarla kızımız tehlikeli bir madde gibi Karanlıklar Efendisi'nin karşına çıkarılıyor. Gerçekler anlaşılınca da Girisha'lar arasına katılıp Malyen'e veda ediyor -ya da kızımız öyle mi sanıyor??- Grisha olmak için eğitileceği bu yeni yere alışırken aynı zamanda aşkı da buluyor mu yoksa her şey göründüğünün aksinde ve daha büyük bir tehlike altında mı?? Peki ya Malyen?? Ona ne oldu ve kızımızın ona olan duyguları ne olacak?? Bu ve daha fazlası için kesinlikle kitabı alıp okumanızı öneririm ;)
Kitap tam da kapağı gibi masal tadındaydı. "Önce" ve "Sonra" bölümleri olsun, bölüm başlıklarının tarzı ve kitabın içindeki çizimler bana bunu oldukça hissettirdi. Kitabın kapağı orjinalinden biraz daha farklı olsa da yaptıkları düzenleme benim hoşuma gitti. Kapak kesinlikle böyle daha güzel olmuş diye düşünüyorum :)
Kitaba gelirsek, yazarın başta olayın pimini çekmesi ama sonrasında bilgilendirme ve durağanlığı ile bir süre bekleyişten harap olduğumu itiraf ediyorum. Ama bunun telafisini de bize Karanlıklar Efendisi ile yapıyor merak etmeyin. Bu kısımlar yani Karanlıklar Efendisi'nin olduğu kısımları oldukça sevdim. Her ortadan kaybolduğunda, kızımızın içindeki ışığı bulup bulamayacağından çok Karanlıkların Efendisi'ni görmeyi umarak çevirdim sayfaları. Ne yapayım, kendisine kapılmamak elde değil. O isim bile başlı başına yetiyor: Karanlıklar Efendisi!
Grisha kısımlarında ise gruplara ayrılmaları ve birbirleriyle konuşmamaları... bunlar bana Harry Potter'ı hatırlattı. Ki bu çok hoştu, okuren yüzümde bir sırıtış belirdi sayesinde. Ayrıca kitabı okurken sıkıldığınız, daha doğrusu "nereye gidiyor kitap, neler olacak ki" diye bilinmezlikle boğulduğunuz yerlerde yazar size bir ima, beklenti ve tahminler veriyor. Ama ne yaparsanız yapın ya da ne kadar tahmin ederseniz edin kitabın iki kısmı sizi şaşkınlıktan ağzınızı açık bıraktıracak yerlerdi. Çünkü yazar size hiç bir ipucu vermeden -ya da verdi de ben görmedim- tak! diye iki şaşırtıcı olayı önünüze koyuyor ve alıştığınız, üzerine tahminler yaptığınız seyri kökünden değiştiriyor. Bu iki olay da zaten benim için kitabı ikiye ayıran kısımlardır. Yazarın böyle bir şey yapmasına sinirlendiğim kısımlar da oldu ama şaşırtma öğesini kesinlikle sevdim.
Dilerim en kısa zamanda ikinci kitaba kavuşuruz yoksa ben burada aşkımın ne hallerde olduğunu ya da istediğim gelişmelerin ikinci kitapta olup olmadığını öğrenemeden sinirden kendimi yerim. Eğer siz hala alıp okumadıysanız alıp okumalısınız kesinlikle!