Hasan Ali Toptaş'ın okuduğum ilk romanı oldu Gölgesizler. yaptığım ön araştırmada kitabın okuyucu tarafından çok beğenildiğini gördüm. Yönetmen Ümit Ünal tarafından aynı adla sinemaya aktarıldığını da bu araştırma sayesinde öğrendim; izledim, beğendim.
Kitaba ve yorumlara dönecek olursak, Hasan Ali Toptaş için 'Doğu'nun Kafkası' diye anılan bir yazar. Bir kitabını okuyup aksini eleştirmem ya da bir kıyasa gitmem komik görünse de batı romancısı ve Türk romancısı hakkında "Gölgesizler" nezdinde bir kaç lakırdı etmek istiyorum.
Varoluşçuluk batıda filizlenen bir akım. 19.yy. de yaşanan hızlı sanayileşmeye karşın toplumsal ve bireysel hayatta yaşanan toplumsal ve bireysel sıkıntılar bu akımın gelişmesinde ana etken. Varlığını toplum düzeninde bir yere konumlandırmaya çalışan bireyin varoluş çabasının diğer adı varolşçuluk. Bir ispat davası ya da . Batı yazın insanı bu davanın yılmaz savunucusu. Beslendiği kaynağın dini ve soyuttan sıyrılıp daha maddeci bir eksene yayılması onun çabalarının esin kaynağı. O davasını varoluşunu anlamlandırma, onu yeniden-yeniden-yeniden üretme çabasına koşullandırmış durumda. Bu öylesine güçlü bir eylem ki sanat- sanayiyi, sanayi sanatı, ve ikisi birlikte toplum düzenini şekillendirme konusunda yarış halindeler. Bu dizginlemez çaba Batı yı her anlamda yukarı taşıyan bir dürtü.
Oysa Türk roman insanı bu çabaya daha çok yokuluş üzerinden anlamlandırma gayretinde ya da bilinçaltında bu var . Varlığını kantılmak için giriştiği ba davada nedendir bilinmez çapayı hep yokoluş limanına atıyor ve bize bu minvalde masallar anlatyor.
Ve ürkek Türk romancısı.
Kafka Dava da çok şey yaşamaz. Altı üstü yıllarca sürüp gidecek bir davanın tarafıdır. Ancak canlı kanlı bir taraftır. Ne yaşadıysa diri diri anlatır okuyucuya. Başka , ikinci bir ağız kullanmaz. Somut bir varlık davasıdır onunki. Dönüşümde de hakeza öyledir.
Halbuki Türk Romancısı buna cesaret edemez. O ya bir düşün içindedir, ya hayalin. Kaypaktır biraz. Hep uzak ülkelerin uzak masalları gibidir anlattıkları. Kendimize bir türlü masalda yer bulamayız. hep onların , o düşsel adamların hikayesidir ninni gibi dinlediğimiz.
Ayrıca çok olay yaşanır, kaç yokoluşa şahit oluruz bir kitapta. Bu israf değilde nedir? belkdie bizde insan hayatının ucuz oluşudur bilinçaltımıza işleyen , o yüzden yok etmekte bu kadar ustayızdır. Kimbilir?