https://illekitap.blogspot.com/2019/04/stephen-fitzek-goz-koleksiyoncusu-der.html
Uzun zamandır okumak istediğim ve merak ettiğim yazarlardan biriydi Sebastian Fitzek. Göz Koleksiyoncusu da ilk çıktığında aldığım ama hep ertelediğim bir kitaptı bari dedim bu ay okuyayım merakımı tatmin edeyim seversem yazarın diğer kitaplarını da yavaştan yavaştan toplayayım ve sevdim!
Sebastian Fitzek'in ülkemizde yayınlanmış 7 tane kitabı var. Hepsi yanılmıyorsam psikolojik gerilim türünde ve seri cinayetler söz konusu kitaplarında. Diğer kitaplarına dair pek bir şey diyemem ama bu kitap için diyebilirim ki hoşuma giden çok fazla şey vardı. Detaylı yoruma gireceğim için önden bilgi vermeyeyim.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; annelerini öldürüp bir gözünü çıkaran ve çocuklarını kaçırıp babalar 45 saat içinde bulmazsa öldüren bir katilin peşine düşen eski polisi ve gazete muhabiri olan Zorbach'ın macerasını okuyoruz. Esrarengiz bir şekilde bu cinayetler Zorbach'ın üstüne kalıyor ve adamın suçsuzluğunu ispatlaması gerekirken aynı zamanda 45 saat içerisinde kaçırılan çocukları bulması gerekmektedir. Bir kovalamaca, bilmece gibi akıyor kitap. Böyle anlattığımda kitap biraz sıkıcı bir polisiye gibi görünmüş olabilir ama değil.
Kitabın öncelikle oldukça ilginç bir konusu olduğunu söylemeliyim. Geriye doğru sayış ve sadece 45 saatlik bir zaman diliminde yaşananlar cidden oldukça güzel kurgulanmıştı.
Zaman zaman monotonluk sıkıcı geldi bunu inkar edemem ama bir anda öyle bir açıldı ki kitap elimden bırakmak istemedim.
Alina ilgili detaylar çok güzeldi ve birçok yazarın aksine kitabında kör bir kadına yer verip de onların hayatlarına dokunuşlarda bulunması çok hoşuma gitti.
Katilden gelen mail ve sebepleri... her ne kadar işlenen cinayetlerin hiçbir sebebi olamayacak olsa da onun bakış açısından kendince haklı sebepleri düşünülünce... haksız diyemem ve zaman zaman haklıydı dediğim detaylar olduğunu itiraf edebilirim.
Kitaptaki sayfaların geriye doğru akmasını okuyan okurlar fark etti mi bilmiyorum ama başta yanlış basım mı diye düşündüm sonra acaba tersten mi okumalıyım diye düşündüm ama sanırım geriye sayımdı sayfa sayılarının geriye doğru akması... Bence oldukça yaratıcıydı.
Kitapta eksik bulduğum kısımlar vardı. Bazı yerlerde Zorbach'ın kaçışları, neyi nasıl yaptıkları çok üstünkörü geçilmişti o kısımlarda detayları okumayı tercih ederdim açıkçası.
Alina ile ilgili bazı detaylarda aynı şekilde verilmemişti belki ikinci kitapta verilir bilemiyorum ama burada da okumayı isterdim.
Kitabın sonu... böyle bir son beklemiyordum. Beni hem şaşırttı hem de yok artık dedirtti çünkü bu okuduğumuz kitap aslında Zorbach'ın en büyük sınavını vereceği olay için ön gösterimmiş onu gördük.
Bu kitap serinin ilk kitabı ve devam kitabı varmış ve umarım Pegasus onu da çevirecek ve Zorbach'ın düştüğü durumu ve en önemli sınavını nasıl vereceğini okuyacağız.
Ben çok sevdim her ne kadar zaman zaman sıkılmış olsam ve bazı olayları detaylandırılmış okumak istesem de kitabı beğendim. Bu türü severlere tavsiye ederim.