'Yakışıklı prensini bulduğunu sanan ama düşündüğü kahramanın o olmadığını fark eden herkes. Bu kitap sizin için.'
Ignazio Vitale. İsmi de kendi gibi farklı. Kitap öyle aktı ki bir günde bitirmiş bulunmaktayım. Ve öyle bir son beklemiyordum ya da öyle bir sır mı demeliyim. Sanırım ilk kez bir karakterden hem “nefret ettim hem de âşık oldum” aynen Karissa şuan kulağın çınlıyordur aynı duyguları yaşıyoruz yalnız değilsin.
Öncelikle yaş farkını hiç sorun etmediğimi belirtmeliyim. Okurken hiç rahatsızlık çekmedim. Çünkü Karissa düşünceleri bakımından bana göre çok olgun birisiydi. Kitabı okurken zaten o kadar merak için de oluyorsunuz ki bu ufak şeyi takmıyorsunuz bile. Karissa üniversite de okuyor baba ortada yok anne ise garip bir şekilde rahatsız yani kaldıkları yerde uzun süre yaşamıyor ve taşınıp duruyor. Kapısında sürekli kilitler var. Çok sayıda kilit hem de. Sürekli kızını telefonla arayıp duruyor. (bunların hepsinin nedeni anlaşılıyor her şey o son sayfalar da)
Karissa’nın felsefe hocasına sinir olduğumu belirtmeden geçemeyeceğim. Zaten ona ne olduğu da kafamda soru işareti olarak kaldı. Oda arkadaşı da öyle çok yakın arkadaş kategorisinde değildi bence. Karissa çevresi geniş olan birisi değil. Para sıkıntısı olduğu içinde çok gezmez. Bu yüzden sanırım sürekli “Neden ben?” diye sordu Naz’a ve hep “Neden sen olmayasın?” cevabını aldı. Naz duygularını hiç belli etmiyor ama belli ettiğinde de tam on ikiden vuruyor. Böyle ketum birisinde böyle sözler...
Tek taktığım durum Karissa’nın tanımadığı birine (Naz) bu kadar çok yakın olabilmesi. Hiçbir şeyi sorgulamadı. Sorguladıysa bile cevap bulamadı yine de ona teslim oldu. Bunun dışında beğendim; çevirisine, anlatım biçimine..
'Aşk; kendini tersyüz etmek, başka birine teslim etmek ve ona güvenmekti... Sana dokunacağına, seninle ilgileneceğine, sana teslim olacağına ama ne olursa olsun ona verdiklerini asla paramparça etmeyeceğine inanmaktı.' -Karissa
"Hırlayabilirsin, tıslayabilirsin, miyavlayabilirsin ve hatta zaman zaman pençelerini çıkarabilirsin ama seni nasıl mırıldatacağımı biliyorum. Ben ormanın kralıyım. Ben bir avcıyım."
"Yani ben senin avın mıyım?"
Başını iki yana salladı. "Sen benim kraliçemsin."
"O, şık yakışıklı prens maskesi ardına gizlenmiş bir canavardı. Ama şimdi olduğu gibi, aramızda mesafe olduğunu hissettiğim kimi zaman, kendimi şunu düşünürken buluyordum: Onun gözünde belki de gerçek canavar bendim." -K.
"Birini sevdiğin zaman onun için en iyi olanı istersin... Ama ona âşıksan, onu kendin için istersin. Ve bu ikisi her zaman aynı şey değil. Sırf seni istiyor olmam senin için en iyisi olduğum anlamına gelmez."