'' Adam ne kadar bu dünyadan değilse, kendi de o kadar bu dünyadan değildi. Göklerin en üst katıyla, yerlerin en alt katının buluşması gibiydi; ikisinin karşılıklı buluşması. '' Syf. 56
Yazarımız işte böylesine farklı iki karakteri öyle zekice bir kurguyla bir araya getirmiş, öyle masalsı , lezzetli bir anlatımla satırlara dökmüş ki, bittiğinde kitabın kapağını hüzünle kapattım. Hiç bitmesin istedim. Julian sürekli Rosa desin, karizmatik duruşu ve çekici bakışlarıyla, o yazarın benzetmeleriyle dehşet güzel anlattığı mavi gözleriyle baksın istedim. Albert yaramazlıklarına devam etsin... Ürkek ama aslında çok güçlü, naif ve aşk dolu kadın Evelyn Rosa'yı okumaya doyamadım.
Sayfalar okundu , kitap bitti ama etkisi hiç bir zaman bitmeyecek ve hatıralarımdan asla silinmeyecek.
Julian gibi sert , aksi, deneyimleri yüzünden kendine kalkanlar edinmiş adam ile kalbine yavaş yavaş sızan, kalkanları yıkıp orada sonsuza kadar yer edinen kadının aşklarını okumak çok keyifliydi. Herkes böyle bir aşka sahip olabilse keşke.
Çarpıcı , zeki bir kurgu, sürekli heyecan içinde okunan satırlar, insanı çabucak kitabı bitirmeye ve finali görmeye iten gizemler, yer yer mizahı anlatımla güldüren, yer yer duygusal , sarsıcı anlarla insanın boğazını düğümleyen harika bir eserdi.
Aşkı , arkadaşlığı , aile olmayı, küçük bir çocuğun ne kadar büyük bir kalbi olduğunu , daha sayamayacağım pek çok şeyi içinde barındıran kitabı zevkle okudum ve şiddetle herkese tavsiye ederim.