Görünürde bir aşk romanı olan bu kitap elbetteki yalnızca bir aşk romanı değil.
Münire Hanım ve Cemil Bey'in aileleri dönemin varlıklı kesiminin konak yaşayışını temsil ederken; Rüknettin Nafî Molla ve ailesi ise Tanzimat döneminin yenilikleri içinde bu üst kesime yamanmaya çalışarak bocalayışı temsil eder...
Romanın kapağını kapattıktan sonra nedense içimi kemiren birkaç satır vardı : Münire Hanım'ın Cemil Bey'in geldiği durumu görüp aradan geçen 25 yılın ardından "Ah, keşke hiç görmeseydim onu. Sanki onu hiç sevmemişim." deyişi. İnsanoğlunun tüm çıplaklığına ayna tutuyor bence bu cümleler.