" Bütün cinayetlerin sorumluluğu tapma gücündedir : Bir Tanrıyı yakışıksızca seven kişi, başkalarını da onu sevmeye zorlar, bunlara razı olmazlarsa onları yok etmeye de hazırdır. "
İlk sayfadan böyle başlıyor kitap ve elinizde çok farklı bir yazın tuttuğunuzu anlıyorsunuz hemen.
Çok cesur söylemleri ve çıkarımları vardır Cioran'ın; varoluşu, ölümü, hayatı sorgulatırken intiharın neden çok nadir görülen bir olay olduğuna şaşar ve sizi de buna ikna eder.
Kitabı bitirdikten sonra defalarca herhangi bir sayfayı açıp okumaya devam etmişliğim oldu, asla gerçek anlamıyla bitirilmeyecek bir kitap. Size acı, boşunalık, yalnızlık, soyutlanmışlık sunuyor ve bunun karşılığında bilinç vaat ediyor.
Ve Emil Cioran'ı Çürümenin Kitabı isminden etkilendiğim için tanımam benim için bir şans mıydı utanç mıydı, bilemiyorum...
" Bütün cinayetlerin sorumluluğu tapma gücündedir : Bir Tanrıyı yakışıksızca seven kişi, başkalarını da onu sevmeye zorlar, bunlara razı olmazlarsa onları yok etmeye de hazırdır. "
İlk sayfadan böyle başlıyor kitap ve elinizde çok farklı bir yazın... tümünü göster
Görünürde bir aşk romanı olan bu kitap elbetteki yalnızca bir aşk romanı değil.
Münire Hanım ve Cemil Bey'in aileleri dönemin varlıklı kesiminin konak yaşayışını temsil ederken; Rüknettin Nafî Molla ve ailesi ise Tanzimat döneminin yenilikleri içinde bu üst kesime yamanmaya çalışarak bocalayışı temsil eder...
Romanın kapağını kapattıktan sonra nedense içimi kemiren birkaç satır vardı : Münire Hanım'ın Cemil Bey'in geldiği durumu görüp aradan geçen 25 yılın ardından "Ah, keşke hiç görmeseydim onu. Sanki onu hiç sevmemişim." deyişi. İnsanoğlunun tüm çıplaklığına ayna tutuyor bence bu cümleler.
Görünürde bir aşk romanı olan bu kitap elbetteki yalnızca bir aşk romanı değil.
Münire Hanım ve Cemil Bey'in aileleri dönemin varlıklı kesiminin konak yaşayışını temsil ederken; Rüknettin Nafî Molla ve ailesi ise Tanzimat döneminin yenilikleri içi... tümünü göster
İnsanların Kuluçka ve Şartlandırma Merkezlerinde yapay rahimlerde "üretildiği" , anne-baba kavramlarının ayıp ve ağza alınmaz kabul edildiği, bireylerin üretim aşamasında toplumsal statülerine göre kimyasal maddelerle fiziksel özellikler kazandığı, bireyin vücudunun topluma ait olduğu, devlet tarafından verilen haplarla herkesin her zaman mutlu olduğu ve böylece istikrar sayesinde devletin her zaman ayakta durduğu bir dünyanın kapılarını açıyor kitap.
Cesur Yeni Dünya, bizden hiç de uzak değil aslında.
İnsanların Kuluçka ve Şartlandırma Merkezlerinde yapay rahimlerde "üretildiği" , anne-baba kavramlarının ayıp ve ağza alınmaz kabul edildiği, bireylerin üretim aşamasında toplumsal statülerine göre kimyasal maddelerle fiziksel özellikler kazandığı, b... tümünü göster
Kariyer sahibi bir kadının evlenerek zamanla işini bırakması, kendini evine adaması ve tamamen kocasına bağımlı bir kadına dönüşmesini konu alıyor kitap. Kadınlara çocukluklarından itibaren yüklenen profile göre: kadın yardıma muhtaç, dünyada tek başına yapamayacak aciz bir varlıktır. Ve ancak evlenip bir erkeğin koruması altına girerek varlığını sürdürebilir.
Yaşamlarının yalnızca iyi eş, iyi anne, iyi ev kadını imajlarının üzerine kurulmasının farkında olmadan eğitimli insanların bile kimliklerini ele geçirebildiğine tanık oluyoruz. Yazar başından geçen olayları paylaşıyor ve benzer durumlarda birçok hemcinsi tarafından mektup yağmuruna tutuluyor. Bu alıntıları ve uzman görüşlerini içererek günümüz kadınındaki bağımsızlık korkusu üzerine, özellikle ülkemizdeki kadınların okuması gereken güzel bir kitap.
Kariyer sahibi bir kadının evlenerek zamanla işini bırakması, kendini evine adaması ve tamamen kocasına bağımlı bir kadına dönüşmesini konu alıyor kitap. Kadınlara çocukluklarından itibaren yüklenen profile göre: kadın yardıma muhtaç, dünyada tek baş... tümünü göster
Kitabın ana karakteri Werther aslında nişanlı bir kadına aşık olan Goethe'nin bir yansımasıdır. Bu kitap Goethe'nin 25 yaşında dünya çapında ünlenmesini sağlarken, umutsuz aşkın bunalımlarındaki gençleri toplu intihara sürüklemiş ve zaman zaman yasaklanmıştır.
Kitabın ana karakteri Werther aslında nişanlı bir kadına aşık olan Goethe'nin bir yansımasıdır. Bu kitap Goethe'nin 25 yaşında dünya çapında ünlenmesini sağlarken, umutsuz aşkın bunalımlarındaki gençleri toplu intihara sürüklemiş ve zaman zaman yasak... tümünü göster
Bay C. , herhangi bir işi olmayan, miras ile yaşayan, yapacak bir işi olmadığı için sürekli bir arayış içinde olan, toplumun değer yargılarıyla çatışarak yaşayan bir adam. Kulağını kaşıması, kadınların bacaklarına, mavi gözlerine olan ilgisi de geçmişinden kalan anılarına dayanır, güzel bir psikanaliz de yapmış yazar . Kitapta incelemelerde pek üzerinde durulmayan birkaç ayrıntıya rastladım. Bu romandan derin toplumsal çıkarımlar yapılabilir. Örneğin erkeklerin beğendiği kadınların peşine takılması, onları kuytu bir köşede sıkıştırması, aslında düpedüz taciz etmesi ama kadının önce direnip sonra hoşuna gittiğini belirten hareketlerde bulunması. Günümüzde tecavüzün bu kadar yaygın olmasının sebeplerini araştırırken belki biraz da geçmişimize göz atmamız gerekiyordur.
Bay C. , herhangi bir işi olmayan, miras ile yaşayan, yapacak bir işi olmadığı için sürekli bir arayış içinde olan, toplumun değer yargılarıyla çatışarak yaşayan bir adam. Kulağını kaşıması, kadınların bacaklarına, mavi gözlerine olan ilgisi de geçmi... tümünü göster