Çooook keyifli bir aşk romanıydı.7 puan verirken içimin yağları erimedi dersem yalan olur. Ama romanı bu denli keyifli kılan yan ultra keyifli (en azından benim açımdan) bir grup aşk romanının kırması olmasıydı ve özgünlük yoksunluğu da aldığım okuma keyfine rağmen puan kaybetmesine neden oldu. Önce romandan biraz bahsedelim: 20 yaşındaki kızımız Camryn özel ve ailevi hayatında yaşanan tatsız ve üzücü bir takım olayların ardından hayattan keyif almayı bırakmış, hedefsiz bir gençtir. Yaşadığı şehirde son dakikada yakın arkadaşıyla arasında geçen olayların ardından orada daha fazla tutunamayacağına karar verir ve hedefsiz bir şekilde kendisini yollarda bulur. Seyahat güzergahındaki bir aktarmada otobüsüne binen ve arka koltuğuna oturan Andrew adlı genç adam, hayata dair bütün bakış açısını değiştireceği gibi ruhunun kabuklarını da kat kat kırmasına sebep olur.
Evet, gelelim tanıdıklık hissi yarattığı romanlara: Tatlı bela-ayaklı bela, kusursuz kimya, aynı yıldızın altında parçacıkları ile azıcık grinin elli tonu ve gabriel serisi tadı bile vardı romanda. kötü bir birleşim miydi? Eğer yukarıda saydıklarımı okumamış olsaydım kesinlikle hayır. Orjinal mükemmel olmasa bile her daim kopyalarının tadından daha kalıcı bir iz bırakır geriye diye düşünenlerdenim. Bu romanda da bu vardı. Ama tam yaz dönemi romanıydı ve yine de okumak isteyenlere tavsiye etmeden geçemeyeceğim:)