Evet, geldik izzy, benim için nam-ı diğer Kaltak'ın kitabına. Son kitapta bu kaltak çalıştığı yerdeki patlamaya maruz kalmıştı. Doktoru, görüşünün %30 civarı olduğunu, ameliyat olmazsa körlüğünün kalıcı olabileceğini söylemişti. Tabi Kaltak ne yaptı, ameliyatı reddetti ve olaydan sonraki 1 ay boyunca odasından dışarı çıkmadı, kardeşleriyle 1 kelime etmedi. Sanmayın kendisi bunalımda, tam tersi keyfi gayet yerinde hanımefendinin. Bunun şımarıklığından sıkılan kardeşleri onu eğitim kampına gönderirler. Eğitim kampının sahibi olan Nick, elinden geldiğince Kaltak'a yardımcı olmaya çalışacaktır. Gelin görün ki kendisi de kaltak kadar sorunlu. Nick yani Umursamaz, sadece insanları kampına getiriyor ama onlara herhangi bir yardımda bulunmuyor, işi diğer çalışanlarına bırakıyor.
Bu iki sorunluya rağmen kitaptan baya zevk aldım. Susan klişesinden uzak sayılabilecek bir kitaptı. İlk 2 kitapta daha çok kardeşlerin arasındaki ilişkiye tanık olurken, bu kitapta Kaltak ve Umursamazın iç çatışmalarına, aralarındaki ilişkiye -ki ilişki denirse buna- tanık oluyoruz. Kitapta yine çocuk sevgisi vardı ama diğer kitaplarına göre daha geri plandaydı. Ayrıca Kaltak hamile kalmadı ve bu beni şok etti. Malum yazar kadın kahramanlarını hamile bırakmaya bayılıyor.
Kitapta patlamayı kimin planladığını öğrenemiyoruz ama bir fikrim var benim ama Garth'ın amacını biraz daha öğrenmiş oluyoruz. Ama bunu öğrenmek istediğimi hiç sanmıyorum. Çünkü bu seri benim için bitti. Açıkçası Dana-Garth çifti zerre umurumda değil. Sebep Garth değil, Dana. Beni ilk kitapta baya sinir etmişti. Sonralarda sinir etmemesinin nedeni fazla öne çıkmamasıydı sanırım.
http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/02/huznun-golgesinde-ask-yorum.html