“Ne! Devam kitabı mı varmış? Ne zaman çıkacak mümkünse çabuk çıksın.” Kitap bitti ve ben tam olarak bu durumdayım. Ba yıl dım. O ne hüzündü öyle ya. Nasıl başlasam bilemedim. İlk başlarda kitaptaki birkaç çeviri hatası ve cümle yapısındaki bozukluklar sinirlerime dokundu çok seyrek vardı ama gözüme battı. Bu yüzden devam etmesem mi dedim. Ama Jared ve Aly beni çok meraklandırdı. Okudukça okudum ve ileriki sayfalarda o hatalar varsa bile görmemeye başladım. Kitap tamamen beni içine aldı. Kurgusu ve duyguları alabiliyor olmak yazarın diğer kitaplarını da listeme almama neden oldu.
Jared, geçmişindeki bir olay yüzünden dibe batmış. Tam anlamıyla batmaktan bahsediyorum. Ve bir daha o duruma düşmemek için duvarlar örmüş. O duvarları yıkmak pekte kolay değil. Kitapta öyle pembe hayaller kurmayın derim çünkü bana göre, klasik ‘âşık oldu ve düzeldi’ durumu söz konusu değil. Aly ise hep onu (jared) sevmiş. Küçüklüğü ve ergenliğinde. Ve şimdi de yetişkinliğinde.
Bu ikiliyi anlatacak olursam; Jared hırçınsa Aly sessiz. Jared sert ve sinirliyse Aly ılımlı ve sakin. Tam zıtlar. Ama bu farklılık onları daha da yakınlaştırdı. Jared onun kollarında sakinleşirken, Aly onu teselli ederken çok tatlılardı. Ve ikisinin bakış açısından okumak en sevdiklerimdendi.
“Bende ne görüyorsun?” diye sordum.
Bir anlığına bana dikkatli baktı. Sonra beni göğsüne çekti. Fısıldayarak, “Güzellik ve acı görüyorum. Neşe ve keder. Aynı anda hem iyiyi hem de kötüyü görüyorum. Hepsini de seviyorum.”-Aly
“Sen benim ilk aşkımsın,” dedi ciddi bir sesle. Yeşil gözleri bana baktı. “Ve tek aşkımsın.” Boğazı düğümlenmişti. Güç bela yutkunarak, “Seni tüm hayatım boyunca bekledim ben.” Dedi Aly.
Kelimeler karanlık ruhuma dokunmuştu. Nihayet anlamıştım.
O her zaman benimdi.