kitabı alırken kitap hakkında hiçbir şey bilmiyordum.kafa dinlendirebileceğim bir aşk hikayesi zannetmiştim.ilk 30 sayfada da bu görüşümde yanılmadığmı zannettim.başta sadece bir aşk hikayesi varı ve ne kadar da abartılarak yazılmış bir kitap diye düşündüm.okumaya devam ettikçe sayfaların arasına savaş sözcükleri girmeye başlamıştı.bu tarz kitaplar ilgimi çektiği için daha da bir istekli okumaya başladım.
yazarın okuduğum ilk kitabıydı.hatta doğruyu söylemek gerekirse yazarı tanımıyordum.bu kitap sayesinde Sinan Akyüz'ü de araştırdım.
kitap ilerledikçe dahada heyecanlı bir hal aldı.savaşı, savaşın acımasızlığını, çaresizliğini hisssettim.savaş...
aslında iki yönü var savaşın.sadece erkeklerin cephelerde savaştığı yönü yok.kadınlara acımasızca vurmuş bir yönü de var.esir toplama kampları...
böyle toplama kamplarını anlatan okuduğum ikinci kitap.kadına yapılan işkenceler tecavüzler, daha ergenliğe yeni adım atmış çocukların zorla yaşadıkları kadınlığa ilk adım atışları.
kesinlikle çok etkilendiğim ve çok beğendiğim bir kitap.