Bir zamanların furyasıyla Cem Yılmaz’ın çok güzel ifade ettiği gibi “mutluluk içimizde, dünya barışı içimizde, KDV? İçinde içinde” tarzı kitaplar yüzünden kişisel gelişim eserlerinden kaçar olmuştum. Fakat İnsan Olmak ve Engin Geçtan’ın da kaynak olarak kullanıp kitabın birçok yerinde atıfta bulunduğu Erich Fromm’un Sevme Sanatı isimli eseri, son zamanlarda okuduklarım arasında türünün en iyi örneklerinden.
Kitap mucizevi bir aydınlatma yaşatmıyor. Tam aksine ciddi derecede farkındalık yaratan bir çalışma. Başta kendi davranışlarımız ve tepkilerimiz olmak üzere çevremizdeki insanların davranışlarıyla ilgili müthiş isabetli tespitler yer alıyor. En önemlisi de bunları meydana getiren koşullarla gerisinde yatan sebeplere de değinmesi. Daha da derinleştirilebilir olmakla birlikte akıcı dille ve günlük yaşamdan örneklerle anlatılması kitabın anlaşılırlığı açısından büyük artı.
S-41. Bir insanı sevmek, onun gerçeklerini anlamaya çalışmayı da içerir.
S-77. Kişiliğin bireyleşebilmesi için, insanın kendisine ilişkin gerçekleri olabildiğince bilinçlendirebilmesi gerekir.
S-82. Güçlülük, yürekli olmayı gerektirir. Yüreklilikse insanın kendi gerçekleriyle yüzleşebilmesini içerir.
S-94. Bir insanın kaygılarından kurtulabilmesi için tek yol, kendi varoluş sorumluluğunu üstlenebilmesidir.
S-96. İnsanın kendi sorumluluğunu üstlenmesi, bir başka insanın sorumluluğunu üstlenmesinden çok daha güçtür.
S-103. Yapıcı ve yaratıcı düşünce yeni yaşantılara açılmanın hazırlığıdır. Eleştirici düşünce ise geçmişte yapılmış hataları yinelememeyi sağlar.
S-159. Dünyada iki tür insan vardır: yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler.
Yaşamak, kendisi olabilmeyi ve yaşama etkin bir biçimde katılabilmeyi tanımlar. Bu, insanın kendi sorumluluğunu, bir başka deyişle, hayatına anlam katma sorumluluğunu içerir. Sorumluluğunu üstlenen kişi özgürdü. Özgür insan daha az korkar, onun için sevebilir!