Kitaptan; "Ben birçok kez uzaya çıktım diye övündü kozmonot ama tek meleğe bile rastlamadım." Beyin cerrahı önce şöyle bir baktı ona sonra "Ben de birçok akıllı insanın beynini ameliyat ettim" dedi "ama bir tek düşünceye bile rastlamadım."
Jostein Gaarder genelde Sofie'nin Dünyası ile bilinir. Fakat aynı zamanda yazarın ilk kitabı olma özelliğini de taşıyan İskambil Kağıtlarının Esrarı, kitabı okumuş olan şanslı azınlık için yazarın en iyi kitabı olarak gösterilir.
Norveçli yazar uzun yıllar felsefe ve edebiyat öğretmenliği yapmış. Kitaplarında genel olarak felsefeyi insanlara tanıtma, sevdirme gayesi vardır. Nitekim İskambil Kağıtlarının Esrarı da bu konuda bir istisna değil. Yalnız özellikle Sofie'nin Dünyası'nda felsefe bilgilerinin art arda ve yoğun bir şekilde verilişinin kitabın akıcılığını ve yer yer kurgusunu zedelemiş olduğunu düşünüyorum.
İskambil Kağıtlarının Esrarı'nda ise yazar daha çok salt düşünce üzerinde durarak fikirlerini Alice Harikalar Diyarında ile kısmen benzerlik gösteren ve çeşitli fantastik öğeler taşıyan olağanüstü bir hikayeyle süsleyerek okuyucuya sunmuş.
3 nesil fırıncı, ancak büyüteçle okunabilecek ebatta bir kitap, mor gazoz, ıssız bir ada, adanın iskambil kağıdı sakinleri, görünenin ardını gören bir Joker ve kocasıyla oğlunu terk ederek Yunanistan'a kaçan anneyi bulmak için yola çıkan bir baba oğul.
Bir yandan baba ile oğulun Yunanistan'a yolculuğunu diğer yandan da minik kitap aracılığıyla adada yaşananları okuyoruz. Yolculuk esnasında babadan, adada ise jokerden öğrenilecek çok şey var.
Kitabı okuduktan sonra joker koleksiyonu yapmak ya da en azından bir jokeri kitabın arasına ayraç olarak koyma isteği duyabilirsiniz.