Lord Conor McTiernay İskoçyalıdır. Kadınlar unvan için kendisi ile birlikte olmak ister. Anne babasının evliliği gibi bir aşk evliliğine sahip olamayacağını düşündüğünden evlenmemeye kararlıdır.
Ormanda adamlarının bulduğu kir içinde ki hırpalanmış Laurel Cordell karşısına çıkana kadar. Uzaklaşabilmek için Laurel kendisinden yardım isteyince onu koruyacağına şerefi üzerine yemin eder ve yanına alır.
Laurel yarı İngiliz yarı İskoç'tur. Annesi İskoç'tur ve babasına aşık olup evlenmiştir. Babasının ilk evliliğinden bir oğlu olmasına rağmen Laurel'inde erkek olmasını istemiş olmayınca da hayal kırıklığına uğramıştır. Annesi öldükten sonra babası tekrar evlenmiştir fakat bir varisi olmamıştır. Babası annesi öldükten sonra yazın İskoçya'daki büyükbabasını ziyaret etmesine izin vermiştir. Bu görüşmeler büyüdükçe azalmış sonrada kesilmiştir. Babası öldükten sonra sorumluluğu baron olan abisine kalmıştır ve abisini İskoçya'ya gidebilmek için ikna etmiştir. Artık ne ailesi ne de İngiltere ile bir bağı kalmıştır.
İşler Lauren'in umduğu gibi gitmez ve Keith Douglas evlenmek için kendisini kaçırır. Eğer büyükbabasının yanına giderse bütün klanını öldüreceklerdir. Lauren tabi ki evlenmek istemez. Keith döverek ikna etmeye çalışınca da Lauren kurtulmak için onu öldürmek zorunda kalır. Bu olaydan sonra kaçarken Connor ile karşılaşır.
Büyükbabasına ulaşıp Lord Douglas'ın tehditleri ile ilgili uyarmak istediğinden ulaşacak bir yol bulana kadar Connor ile kalmaya karar verir. Ama Connor'un Laurel'i bırakmaya niyeti yoktur. Üstelik daha ilk andan ikili arasında oluşan çekim büyüdükçe planlar değişir.
Sonra ki olaylar hiç yabancı değil. Aslında genel olarak hikaye hiç yabancı değil. Şimdiye kadar okuduğum İskoç romanlarının hepsinden bir bölüm var. Karakterleri ve hikayeyi bilerek okuduğum bir kitap oldu.