Yazar 2006 Nobel Edebiyat Ödülü almış evet. Kitabın üzerinde zaten kocaman bir şekilde “2006 nobel ödüllü” diye damgalanmış ama bunun benim açımdan bir önemi yok.
İstanbul’dan etkilenmemek elde değildi. Düşünceleri ve yaşam tarzı okuyucuya uyar ve ya uymaz mesele bu değil bence. Mesele bu kadar güzel kitap yazabilmekte ve okuyucuyu etkileyebilmekte.
Normalde otobiyografi çok tercih ettiğim bir tür değil önyargı ile okumaya başladım, fakat kitapta sadece otobiyografi yok, aynı zamanda deneme tadında istanbul’u tanıtan bir çok yazı var.
İçerisinde bol bol resimler var ve hepsi siyah beyaz. Bazen o resimlere bakıp inceledim uzun uzun. Kitaptaki nostaljik anlatımın duyguyu işte o siyah beyaz fotoğraflara bakarak pekiştirmiş oluyorsunuz.
Bol resimli olmasına rağmen kitabı hiçte kolay okuyamadım. Yazıları ufak ve anlaması zor cümleler vardı. Birçok cümleyi baştan okumak zorunda kaldım çünkü bazı oldukça uzun ve sonuna geldiğimde başında neden bahsettiğini unutuyorum. (Tıpkı şu üniversiteye giriş sınavlarında sorulan uyuz paragraf soruları gibi iki defa okuyorsunuz.) AMA:
Kitapta böyle uzun ve edebi cümleler okumak benim sevdiğim bir şey, böylece -deyim yerindeyse- biraz saksıyı çalıştırıyorsunuz ve bu her kitapta olmalı.
İstanbul’da yazar çocukluğundan 22 yaşına kadar yaşadığı her şeyi hiç çekinmeden anlatmış. Belki bizimde yaşadığımız ama unuttuğumuz ya da kendimizden bile gizlediğimiz bazı duyguları (mesela yanan bir yapıyı seyretmenin verdiği korkuyla karışık zevk gibi, yangına bir şey yapamasak ta yanışını izlemeye koyuluruz ) Bazılarının yazara olan tepkisi bu yüzden de olabilir. Fazla açık yazması gibi.
Bir de benim gibi düşünenler dernegi var tabi: “Yahu sen burada doğmuş büyümüşsün insan biraz milletçi olmaz mı!”.
İstanbul kitabında genel olarak bizim beklediğimiz –diğer Türk yazarların yaptığı yaptığı gibi ama belki de böyle olmalı- ne geçmişimizle ne de şimdimizle övünen yazılar yok. Hep istanbul’un kasvetli havası var: dar sokakları, ahşap evleri, anlamsız tabelaları, yanan yalılar, çarpışan gemiler vs…
Bir Türk olarak İstanbul’a bu kadar dışarıdan bir göz olarak bakabilmesini yine de takdir ettim ve kitabı ilgiyle okudum. Kitapta bir çok bilgi mevcut Pamuk’un etkilendiği dört Türk yazar ve İstanbul’u nasıl tanımladıklarını onların yaşam öykülerini ve geride bıraktıklarını, istanbul ‘u resmeden batılı ressamları, gezginleri onların hayatlarını ve istanbul hakkindaki düşüncelerini okudum. Öğrendiklerim bir Türk olarak çoğu zaman egomu tatmin eden şeyler değildi ama benim için bu daha ilgi çekiciydi.
Bence, bazı şeylere dışarıdan bakabilmek gerek, hoşunuza gitsin ya da gitmesin, düşüncelere katılın ve ya katılmayın ama bence okuyun.
Siz de eğer benim gibi düşünüyorsanız kesinlikle tavsiye ederim. (İçinde anlamlı cümleler olan edebi bir kitaptır.) Aksi takdirde ikinci başlıkta sinirlenip bırakırsınız.
http://kitaplardansayfalar.blogspot.com.tr/