Yaşlı bir yazardan duygusal bir "ömür" hikayesiydi. Bitince geriye tatlı ve huzursuz bir seda bıraktı. Adı hariç her şeyiyle sokaktaki kişilerden bir kişi olmanın, gerçek olabilirliğin çekiciliğini taşıyan Mevlut Karataş'ın hikâyesiydi kendisi. Güzeldi, sıcaktı, diğer Orhan Pamuk kitaplarındaki "dur şurada bir hinlik yapayım, bir oyun katayım" yoktu. Bu, kitabın akışını diğerlerine göre epeyi hızlandırmış. Bir çok yazar için karşılaşınca soracağım sorular diye aldığım notlar arasına "niye Mevlüt değil de Mevlut?" sorusunu da eklemeden edemiyorum tabii. Velhasıl iyiydi. Ayrıca, kesin ileride bunun dizisini filan da yaparlar serisindendi.