Ben sonundan başlayayım; kitabın son cümlesi bu zamana kadar okuduğum kitaplar içerisindeki en iyi son cümlelerden biri. Bir ''Günlerin Köpüğü'' nün bitiriliş şeklini çok sevmiş ve unutamamıştım, bir de bu kitabınkini.
Kitap incecik olmasına rağmen çok yorucu. Hatta ''Bu Bir Pipo Değildir'' i saymazsam(o apayrı bir şey çünkü), ''Yeni Hayat'' ve ''Gölgesizler'' kitaplarıyla birlikte okuduğum en zor kitaplardan biriydi. Öyle müzik eşliğinde filan okunmuyor yani kitap dahası sessizce, sakince okuduğunuzda da çok yoruluyorsunuz çünkü kendinizi ana karakter gibi hissediyorsunuz bir süre sonra ve kitapta olup biten her şeyi, yani ana karakterin dikkat ettiği her ayrıntıya sanki direkt siz dikkat ediyormuşsunuz gibi bir his yaşıyorsunuz ki kitabı okuduğunuzda tam olarak ne demek istediğimi, bu kadar ayrıntının sizin nasıl yorduğunu hatta pek şiddetli olmayan baş ağrısına bile mazur bırakabileceğini göreceksiniz.
Bir dönem benim düşündüğüm şeyin bire bir aynısını kitapta görmek de enteresan geldi ki belki siz de yaşamışsınızdır bunu: Penaltıyı sağıma atacak, dolayısıyla ben de sağıma atlayayım. Ama ya o, onun sağıma atacağını düşündüğümü düşünürse, bu durumda soluma atarsa?. Peki ya bunu da düşündüyse ve tekrar sağıma atmaya karar verirse?...
Böyle muhteşem bir kitap yazıp da o kitaba bu ismi vermek büyük bir şansızlık aslında. Hata demiyorum çünkü kitabın isminin ne kadar iyi olduğunu kitabı okuyunca fark edebilirsiniz ancak. Kitabın adı, onun futbol üzerine yazılmış bir kitap olduğunun sanılmasına neden oluyor.
Bana göre nesneleri fiyat etiketleriyle tanımlayan adamdan bahsedilen kısım kitabın özeti bir bakıma.
En kısa tanımla; mükemmel bir kitap.