Yazar sanki okurun boğazına bir dirseğini dayıyor, öbür koluyla da bak işte böyle böyle oluyor diye öteki taraftaki ansiklopedi kadar kitabını üstünkörü anlatıyor. Son yüz sayfaya gelince de boğazdaki dirseği çekip okurun ensesine yapışıyor “Bak sen bunları görmemişsin, ben iyi saklamışım!” diye sırları okurun gözüne gözüne sokuyor. Tabii kitabın sonunda “o-hoo daha bunun devamında neler neler var, bitmedi!” demeyi de ihmal etmiyor.
En azından benim tüm hissettiğim bu.
Beş yüz sayfanın, dört yüz sayfasında sıkıntıdan patlamazsanız yüz sayfalık bir ziyafet var! Puanımın nedeni, kitabı birkaç hafta boyunca kapağını bile kaldırmadığım dönemleri de içeren iki aydan fazla sürede okuyarak kitaba dahil olamayışımda benim de suçumun olması ve hala beni heyecanlandıran kısımlardan gözümü alamayıp fakirin ekmeğine sarılmam. Bu yüzden seriye devam!