“Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar” Üzerine…
Casanova, Stendhal, Tolstoy
Her büyük yazar gibi Zweig’da çağının ötesinde eserler kaleme aldı. Bazı roman ve hikâyeleri olsa da en mühim özelliği, bütün branşlardaki yazar, şair, fikir adamı, aksiyoner, politikacı vs. kim varsa biyografilerini kaleme aldı. Biyografi’yi kronoloji’nin kaba tasniflerine boğdurmayıp hakikate en yakın tarafı ile- rûhî – ele aldı. Zvayg’ın bu özelliği ayrı bir bahis olmak üzere bu eser, bahsettiğimiz husus açısından mühim; çünkü Casanova, Stendhal ve Tolstoy’un ortak özellikleri, üçünün de içe doğru derinleştikçe dışa doğru açılmaları, dış dünyayı içlerine yönelerek tasvir etmeleri ve “kendileri ile uğraşmaları”…
Zvayg, eserinin önsözünde bu mevzuyu “kendi kendisiyle uğraşan bu ‘içe dönük’ sanatçı tipinin ve onun temel sanat biçimi olan otobiyografiyi ışığa çıkarmak” diyerek ne yapmaya çalıştığını; biyografileri rûhî açıdan ele alarak “otobiyografi” hâline getirmek gayesini anlatır.
Casanova
Ömrü boyunca kadınların peşinde koşan Kazanova, Zvayg’ın gözünde acınacak bir muhteristir; tutkularının kölesi bir muhteris. Bütün hayatı tutkusunun peşinde geçen Kazanova’nın yaşlılığı ve yedi yılda kaleme aldığı 10 cildi aşkın eseri “Hayatımın Hikâyesi”ni ele aldığı yerler gerçekten alâka çekicidir. Kitabının önsözüne “Yalnızca cesaret sahibi olmak yeter” yazan Kazanova’nın Don Juan’a nisbetle masum olduğunu savunan Zvayg, onun inişli-çıkışlı ruh hâllerini psikolojik tahliller eşliğinde anlatır.
Stendhal
Gerçek ismi Henri Boyle olan Stendal’in hayatını onun kendisini nasıl gizlediğine hayret ederek ve kimi yerde küçümseyerek anlatan Zvayg, bu bölümde nerede ise bir kanun kaçağını kovalayan polis müfettişi edasını takınır. Gerçi onu bu duruma sürükleyen Stendal’in esrarengiz ve karışık hayatıdır.
Stendal’in en büyük marifetinin “kendini gözlemlemek” olduğunu savunur. Bütün romanlarındaki iç dünyalarda kendi iç dünyasını gözlemlediğini ve onu asıl mutlu edenin bu olduğunu söyler.
Niçe’nin hayranlık beslediği Balzak ve Dostoyevski’ye ilham veren Stendal’in ruh dünyasını çözmeye çalışır bu bölümde Zvayg.
Tolstoy
Tolstoy’un hiç bilmediğimiz yönlerini, Zvayg’ın titiz araştırmaları ve kuvvetli tahlilleriyle öğreniyoruz. Disiplin ve teferruatçılık… Savaş ve Barış’ı yazarken bir ufacık not için günlerce yol giden, belki de işine yaramayacak bir belgeyi aramak için aylarca didinen, sayılamayacak kadar çok envanteri toplayan Tolstoy’un ne derece teferruata düşkün olduğunu Zvayg’ın tahlilleri esnasında öğreniyoruz.
Zvayg Tolstoy’un aslında bir “şair” olduğunu söyler. “Gerçeğin ressamı” olarak nitelenen Tolstoy’un her eserindeki kahramanda kendini nasıl aradığını Zvayg’ın tasvirleri içinde görüyoruz.
*
“Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar” Zvayg’ın diğer eserleri gibi okunmayı ve kütüphanelerimizdeki nadide yerleri hak ediyor.
Fatih Turplu, Baran Dergisi Sayı 299, 2012