Edebiyat tarihinin belki de en makyavelist yazarlarından Mario Vargas Llosa kişisel bir nefret uyandırsa da bende, şöyle bir gerçek var ki yazdığı her metni inanılmaz bir atmosfer içinde işleyen, belki de bunu en iyi yapan bir kaç yazardan biri.
Kent ve Köpekler'de, arsız perulu yazarımız bizi, otobiyografik esintilerle Peru'daki bir askeri kolejin kasvetli ve gergin ortamına sokuyor. Askeri okuldaki öğrencilerin alt ve üst dönemlerle yaşadıkları çekişmeleri, otoritenin gözünden çıkabildikleri anda yüzlerindeki maskeyi çıkarıp her türlü boşluğu değerlendirdikleri bir hakimiyetin yaşandığı son derece sert bir ortama okur olarak adapte olmaya çalışırız biz de. Sokakların kendi kaotik savaşındaki gelişmelerin aksine askeriyede yaşanan şey disiplin perdesinin altında yaşanan bir kaostur. Her şey ya görmezden gelinir ya da yıllarca ezberlenip devam eden düzenin oradaki öğrenciler tarafından da ezberlenip boşluklarla doldurulmasıdır. Öğrenciler birbirlerine yaptığı orantısız şakalardan tutun işkencelere yapılan her şey üst rütbenin açıklama dinlemez tatmininde sınırlanır. Ve düzen kendi içinde yolunu kaybeder.
Burada düzeni oluşturan genel kural, ataerkil beklentinin zemininde olgunlaşır. Çocuklar buraya erkekleşmeleri ve hayat karşısında daha sert olmaları maksadıyla itilir. Zorla yollanırlar ve kolejde hemen hemen her sosyal kesimden insan yer bulmaktadır. Zencisi, beyazı, dağlısı ve yerlisi derken takma isimleriyle analım burada; jaguar, şair ve köle üzerinden tüm yaşananlar irdelerin. Üçü de başlı başına farklı karakterler olan bu çocukların okuldaki yaşamları ve okul öncesi yaşamlarını bir neden - sonuç ilişki ile işler Vargas Llosa. Zira bu çocukların buraya gelmesini sağlayan, aileleri ve yaşadıkları hayatın getirdiği sonuçlar olmaktadır. Nitekim Vargas Llosa burada tutunabilen karakterlerinde önceki farklı dünyalarından daha çetin olan mücadelenin de varoluş mücadelesi olduğuna lafı getirir olaylar üzerinden.
Vargas Llosa'nın kurduğu olağanüstü atmosfere dalıp çıkarken okur için, muhtemelen bu üç karakter kadar militarist düzenin sonuçları da yıkıcı olacaktır. Yine de tüm bunlar Vargas Llosa'nın berbat bir adam olduğu gerçeğini değiştirmez.