‘Sakince oturup hikâyemi anlatmamı bekliyor. Ama başlamadan önce gözlerine bakıyorum. Dikkat et, diyorum gözlerimle. Dikkatli dinle. Her kelimemi düşün. Ama her şeyden önce lütfen inan bana.’
Kafamda kurdum durdum, sürekli bir son bulmaya çalıştım bu kitaba. Okudukça şu olabilir bu olabilir. Ama resmen dumura uğradım. Belki de yorumun sonunda söylemem gerekenleri şimdi söylüyorum ama öyle bir şeydi ki içim buruk yine de hafif bir tebessüm var suratımda. Tabi bir de kocaman bir öfke. Bu kitap size hem hayali hem gerçeği yaşatacak. Arada bıraktıracak. Ve sonunda muslukları açmaya hazır olun.
Öyle harikulade bir şekilde kurgulanmış ki sözcükler sizi alıp götürüyor. Kelimelerin özenli halleri büyük bir duygu karmaşası yarattı bende. Düşünmeye itiyor ama daha çok hissettiriyor. Kitabın ismi gerçekten de çok uyumlu içeriğine. Olaylar Kördüğüm.
Aslında dönüp baktığımda yazar bize birçok ipucu vermiş ama eminim anlayamamam benim akılsızlığımdan kaynaklanmıyor İpucunu vermesine rağmen çok iyi bir şekilde de gerçeği saklıyor. Meraklandırıyor. Kitapta öyle çok fazla olay beklemeyin. Tabi bu eksi değil artı bir özellik bence. Durağan olması Lachlan, Max , Naomi ve Lana’ya odaklanmamı sağladı. Lachlan ve Max demişken; düşünceli, Naomi’nin her daim yanında olan bu iki(!) yakışıklıdan hangisini seçeceğime kitap boyu karar vermek zor oldu. Peki, favorim kim miydi? Tabi ki söylemeyeceğim. :))
Yaşanan olaylardan sonra bu kitap beni çaresiz hissettirdi. Kim bilir kaç insan bunları yaşamaya mahkûm kaldı. Elim kolum bağlı, bu tür gerçeklere kendimi kapatmışım gibi kötü hissettim. Öyle gaza geldim ki psikolog olmalıydım ben dedim Neyse kitabın içeriğine ya da konusuna değinmeyeceğim anlatırsam kitabın tüm büyüsünü bozacak ve kendimi tutamayarak ağır bir spoiler vereceğimden korkuyorum.
Sürekli erteleyip durdum. Öylece kitaplıkta bekliyordu. Okusam mı okumasam mı? Güzel yorumlar giderek arttı ve merakıma yenik düştüm.. Hala okumayan tereddüt eden varsa kesinlikle okumalı.
***
“Ama unutma ki en temiz ruhların bile içinde bir parça karanlık vardır. Fark etmek zor olabilir. Belki de bunu dünyadan saklama sanatında mükemmelleşmişlerdir. Ya da belki zihinlerinin kuytu bir köşesinde saklıdır. Ama vardır. Dünyada yaralanmamış hiç kimse yoktur."
‘Öfkeliyken bile aşk en can yakacak şekilde ruhunuzdan tutup çekiştirir sizi. O an yapmak isteyeceğiniz son şey bile olsa önemsemenizi, hissetmenizi sağlar.’
‘Son bir haftadır alt dallardan birindeki donmuş su damlasını izliyorum. Hâlâ orada, düştü düşecek gibi sarkıyor. Cılız dal rüzgârda sallanıyor ama damla olduğu yerde kalıyor. Eğer bir buz saçağı dayanabiliyorsa, belki ben de bir parça kalmış sağlam aklıma tutunabilirim.’
"İdare eder, iyi ya da harika değildim. Ben... hiçbir şeydim."