Bu cildi ucuzlukta olduğundan diğerlerini (1-2) alamamıştım.Daha halada okuyamadım diğer ciltlerini.Beni korku,fantastik edebiyatla tanıştıran ilk kitaptır.Dahada önemlisi Clive barker'la.Özellikle Clive barker'ın Korku isimli öyküsü resmen içime kazındı.Belki 10 yıl oldu okuyalı ama hala aklımdadır.Bu kitabı okumadanda aslında bu tarza bir ilgim vardı ama asıl kafamı açan bu kitaptır.Bana korku ve fantastik edebiyatın deyim yerindeyse ABC'sini öğretti.İnanılmaz bir tat bıraktı.Genelde "has" edebiyat okurları bu tarza soğuk, küçümseyici bakarlar, ve maalesef sayıca çoğunluktadırlar.Sanırım onlarında etkisinde kalmışımki bu kitabı okumadan önce bende de -aynı şiddette olmasada- bu kanı yerleşmişti.
Korku ve fantastik edebiyat genel itibariyle atmosfer yaratma ağırlıklı bir tür.Benide bu tarza çeken özelliklerinden biridir.Fakat buna fazla yaslanınca okuma yapmanın daha doğrusu metnin bir farklılığı kalmıyor.Edebiyat daha doğrusu sanat insanın yaşamda bulamadıklarını bulamaya çalıştığı bir yer.Ama ne kadar da bu hayattan uzaklaklaşmaya çalışsakta yaşadığımız tecrübelerin bir karşılığınıda sanatta görmek istiyoruz.İşte bu iki kontrastı iyi ayarlayan biri çokça çalışmayla nitelikli sanat eseri verebilir.Bu kitabında en büyük özeliğide işte bu.Diğer türdeşlerinin yada bu tarza soğuk bakanlarınların kafasındaki imajı yıkması.Zaten kitaptaki çoğu yazar ülkemizde pek bilinmez bilinsede böyle öykülerini okuduklarını sanmıyorum.