Türk Edebiyatı' nın en abartılan kitabı belki de.
2 sene önce, İzmit' te 2 günde okudum. Kız arkadaşım yanımdaydı. Dışarı çıkacaktık evdeki diğer arkadaşın kitaplarından yanıma alayım bari okurum dedim. Kız arkadaşım dergilere filan bakarken ben de kitap okudum. O şekilde 2 günde bitti. Bunu niye belirttiğimi yazının sonunda söylerim.
Kötü kitap değil, bir kere muhteşem bir Türkçe kullanımı var kitapta ancak ne anlatılan hikaye, ne kurgu, ne karakterler muhteşem diye adlandırılabilecek konumlardalar. Dünya tarihinde ilk 100' e zaten girmez o ayrı da en iyi Türk romanları içinde bile ilk ona girmesi zor bu kitabın. İçimizdeki Şeytan kitabındaki ruh çözümlemeleri bile o kitabı bu kitaptan üstün tutmaya yeter bana göre.
Tüm bu yazdıklarım kitabın kötü olduğu anlamına gelmiyor ama kesinlikle bu kadar üzerinde durulacak, övülecek bir yapıt da değil bu kitap. Muhtemelen insanlar kitabı okurken kendi aşık oldukları kişiyi o karakterin yerine koyup Sabahattin Ali' nin cümleleriyle aslında kendilerini anlattığı hissine kapılıp bu kadar seviyorlar bu kitabı.
İkinci bir ihtimal daha var ki o çok daha gerçekçi ve can acıtıcı; insanlar bu kitabı seviyor, çünkü bu kitap gerçekte bir halt olmayan, dikkat çekmeyen, önemsenmeyen insanlarda, kendilerinin keşfedilememiş bir cevher olduğu izlenimi uyandırıyor. Bir de sen hiç aşık olmamışsın diyenler var ki sanırım ben aşık olunca onlar bana söyler, hem biz aşkı sizden öğrenecek değiliz, biz bir aşık olduk pir aşık olduk.
Şunu ekleyeyim; şimdi kitap 2 bölümden oluşuyor. İlk bölüm genç adamın, ikinci yani asıl hikayeyi oluşturan bölüm ise yaşlı adamın bakış açısından anlatılıyor. İlk bölümden ikinci bölüme geçisin başında 'vay be' diyorsun, kendi halinde, sessiz, sakin bir adamın geçmişinde de aynı olduğunu sanıyorsun, oysaki 'adam geçmişinde neler yaşamış' diyorsun. Daha doğrusu diyeceğini sanıyorsun. Sonra adamın geçmişini okuyorsun ve görüyorsun ki geçmişinde de bir numara yok. Şimdi böyle diyorum diye bazı arkadaşlar kızıyor. Raif Bey' in geçmişi şöyle, sen anlamamışsın, nasıl tutkuyla sevmiş vs vs. diyorlar. Ben size kendi geçmiş ilişkilerimi anlatayım, terk edilişleri, aldatılışları... Raif Beyinki onların yanında hiç kalır :) Tam tersi olsaydı işte o zaman çok severdim bu kitabı. Ya asıl siz karakteri olduğunu gibi kabul edemiyor, onu yüceltmeye çalışıyorsunuz. Çünkü o karakterin yerine kendinizi koyuyor ben de keşfedilmemiş bir cevherim, tıpkı Raif Bey gibiyim diyorsunuz. Bunu söyleyenlerin yarısı da ''Issız Adam aynı beni anlatıyor'' da dedi ya zamanında neyse. Ben Oblomov' a çok çalışkan biri desem olur mu bu? Adam tembel. Raif Bey de sessiz, sakin hatta sünepe bir adam, geçmişinde de öyleymiş, bir numarası yok yani geçmişinde de. Olsa belki daha çok severdim romanı ama yok, bence yok. Tekrar söylüyorum; kitaptaki anlatım, dil kullanımı muazzam ama hikayede bir numara yok! Gelelim 7 yıldız meselesine. Normalde kesinlikle 8 yıldız ama o kadar gereksiz yere övüle övüle bitirilemiyor ki iyice soğudum kitaptan. Yemin ediyorum kitap bittiğinde 'lan ikinci cildi filan olmasın bunun, o kadar anlatılan kitap bu olamaz' dedim.
Şimdi 'ne biçim ilişkileri var, kafeye gidip birbirlerinden bağımsız mı takılıyorlar'' diyenler bu kitabın hayranlarıdır muhtemelen. Siz hayatınızın sonuna kadar sevgilinizin elinden tutun, hiç bırakmayın, beraber gezin, beraber filme gidin, aynı kitapları okuyun filan. Yani en azından bunun hayallerini kurun ve hayalinizde yarattığınız ilişkiden bir kitapta kısa bir kesit görünce de yazarın aynı sizi anlattığını iddia edin. Teksiniz dünyada çünkü emin olun :)