Çoğu kitabın havasına girmek için 50 sayfa (veya daha fazlası) okumanız gerekir. Bu kitap ise, daha ilk sayfadan itibaren alıyor götürüyor sizi hikayenin içine. Hikaye hiç yabancı gelmiyor. Erdal bakkal, veresiye defteri, komşu ziyaretleri, ortadirek bir aile, İsmail abi ve diğerleri. Çoğumuzun çocukluğu ve gençliğinden kesitler var hikayenin içinde...
Leyla ve Mecnun dizisini daha önce TV'de izlemedim. İzleyip de bu kitabı okuyanlar muhtemelen daha farklı tatlar almış olabilir ama kitabın verdiği tat da fazlasıyla yeterli diye düşünüyorum (Kitabı okumaya başladığım günden itibaren elimden bırakamadığımdan, TV'nin de başından günlerce kalkamam korkusuyla izlemeyi düşünmüyorum. Sinema filmini izleme fırsatı karşıma çıkarsa kaçırmam.)
Hikaye boyunca, Mecnun'un hayalleri ve yaşadıkları, aklından geçenler ve başından geçenler iç içe örgülenmiş.
Bazen gülünç bir olay, komik bir söz okuyorsunuz. Daha yüzünüzde gülücük daha kaybolmadan, felsefi veya derin anlam içeren bir sözü okurken buluyorsunuz kendinizi. Bu kitap da tıpkı hayatın kendisi gibi inişli çıkışlı ve çok yönlü.
Kitabı güzelleştiren en önemli husus bence anlatımın doğallığı ve hikâyede yer alan karakterlerinin her birinin özgünlüğü (Haliyle argo içeren diyaloglar da mevcut; kitap okurken sorun değil ama dizi izlerken bip seslerine veya sinema filminde ansızın duyuverdiğiniz argo ifadelere maruz kalabilirsiniz. Bence bu kadarını doğal karşılamak lazım)
Aylak, hayalperest aşık Mecnun tabi ki başrolde.
Umudun vücut bulmuş hali İsmail abi, mucit-macit fikirleri, çocuksu hali ve renkli kişiliği ile hikayenin ayrı bir yerinde kendine ayrılan imtiyazlı pozisyonda konumlanmış.
Aksakallı ihtiyar, dinî hikayelerde anlatılagelen hep yol gösteren, akıl veren, umut aşılayan, ölçü ve denge timsali profilin aksine; aşırı iştahlı, bazen aksi, bazen umutsuz, hatta ağzı da bozuk bir aksakallı.
Mahallenin emektar bakkalı Erdal bakkal ise uyanık, sinekten yağ çıkartmaya çalışan, cimri ve fırsatçı haliyle ayrı bir renk.
Mecnun'un babası İskender bey, annesi Pakize hanım, mahallenin aşık ve bıçkın hırsızı Yavuz, Leyla'yı sevmediği halde sırf kaybetmeme saplantısı içinde olan Arda, Erdal bakkalın çırağı Arda ve diğerleri hikâyede yerlerini ayrıca alıyorlar.
Uzun lafın kısası; ince ve usta bir mizahla güldüren, yabana atılmayacak felsefesiyle de düşündüren, nasihat vermekten ve umut aşılamaktan da geri kalmayan haliyle kült eserlerden biri olmaya aday bir kitap.